Türkçe - İngilizce
on = aşer [Türkçe - Osmanlıca]
on = aşre [Türkçe - Osmanlıca]
on = deh [Türkçe - Osmanlıca]
ON nasıl okunur, okunuşu /On/ ilgeç
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 14 ON = [on] preposition
1 üstünde, üstüne; -de, -da
İngilizce örnek : The pen is on the table.
Türkçe çevirisi : Kalem masanın üzerinde.
İngilizce örnek : The dictionary is on the shelf.
Türkçe çevirisi : Sözlük rafta.
İngilizce örnek : He sat on a chair by the window.
Türkçe çevirisi : Pencerenin yanında bir sandalyeye oturdu.
İngilizce örnek : Don’t leave the towels on the bed.
Türkçe çevirisi : Havluları yatağın üzerinde bırakma.
İngilizce örnek : He gave me a wonderful present on my birthday.
Türkçe çevirisi : Doğum günümde bana harika bir hediye verdi.
İngilizce örnek : I like staying at home on a rainy day.
Türkçe çevirisi : Yağmurlu bir günde evde kalmayı tercih ederim.
2 üzerinde, yanında
İngilizce örnek : Can I pay by cheque? I don't have any cash on me.
Türkçe çevirisi : Çekle ödeyebilir miyim? Üzerimde hiç nakit para yok.
3 hakkında, üzerine
İngilizce örnek : He gave me a book on Marxism.
Türkçe çevirisi : Bana Marksizm hakkında bir kitap verdi.
4 yapınca, edince
İngilizce örnek : On hearing the news, they left at once.
Türkçe çevirisi : Haberi duyunca hemen gittiler.
5 (günlerle kullanılır)
İngilizce örnek : He visited me on Monday morning.
Türkçe çevirisi : Beni pazartesi sabahı ziyaret etti.
İngilizce örnek : I can see you on Wednesday.
Türkçe çevirisi : Seni çarşamba günü görebilirim.
İngilizce örnek : I'll see her on Saturday.
Türkçe çevirisi : Onunla cumartesi görüşeceğiz.
İngilizce örnek : It got cold on Tuesday night.
Türkçe çevirisi : Salı akşamı hava soğudu.
İngilizce örnek : My birthday falls on the 23 of May.
Türkçe çevirisi : Doğum günüm mayısın yirmi üçüne denk geliyor.
6 (gemi, tren, otobüs için kullanılırr)
İngilizce örnek : I read the paper on the train on the way.
Türkçe çevirisi : Ğazeteyi trende giderken okurum.
İngilizce örnek : We will probably go on the bus.
Türkçe çevirisi : Muhtemelen otobüsle gideceğiz.
¤ adverb
1 ileriye
2 aralıksız, durmadan
İngilizce örnek : The meeting went on for three hours.
Türkçe çevirisi : Toplantı üç saat sürdü.
3 çalışmakta, yanmakta, açık
İngilizce örnek : Their lights are still on.
Türkçe çevirisi : Onların ışıkları hâlâ açık.
4 üzerinde, giymekte
İngilizce örnek : He put his coat on.
Türkçe çevirisi : Ceketini giydi.
5 üzerinde, ilişiğinde
İngilizce örnek : There is small bottle with a label on.
Türkçe çevirisi : Üzerinde etiketi olan küçük bir şişe var.
6 oynamakta, gösterilmekte
İngilizce örnek : Hamlet is not on at the theatre this week, is it?
Türkçe çevirisi : Hamlet bu hafta tiyatroda oynanmıyor, değil mi?
İngilizce örnek : Turn the television on. There's a good film on.
Türkçe çevirisi : Televizyonu aç. İyi bir film var (oynuyor).
İngilizce örnek : What's on at the cinema this week?
Türkçe çevirisi : Bu hafta sinemada ne oynuyor?
* on and off = ara sıra, bazen, ikide birde
İngilizce örnek : The lights blinked on and off.
Türkçe çevirisi : Işık ara sıra yanıp söndü.
* on and on = durmadan, boyna
İngilizce örnek : My wife talks on and on: she never stops.
Türkçe çevirisi : Karım boyna konuşuyor: hiç durmuyor.