• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

old

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 156

argo

mecaz

OLD = [ould] adjective
1 yaşlı * eşanlamlı : aged, elderly * karşıtanlamlı : young
İngilizce örnek : He is an old man.
Türkçe çevirisi : O yaşlı bir adamdır.
2 … yaşında
İngilizce örnek : She is twenty years old.
Türkçe çevirisi : O yirmi yaşında.
3 eski * eşanlamlı : ancient, antique, former, archaic; outmoded, outdated; used, worn out, dilapidated * karşıtanlamlı : new
İngilizce örnek : I got rid of my old car.
Türkçe çevirisi : Eski arabamdan kurtuldum.
İngilizce örnek : He is an old friend of mine.
Türkçe çevirisi : O eski bir arkadaşım.
4 deneyimli, pişkin
* how old …? … = kaç yaşında?
İngilizce örnek : How old are you?
Türkçe çevirisi : Kaç yaşındasın?
İngilizce örnek : How old is your father?
Türkçe çevirisi : Baban kaç yaşında?
İngilizce örnek : I don’t know how old their daughter is.
Türkçe çevirisi : Kızlarının kaç yaşında olduğunu bilmiyorum.
* grow old = yaşlanmak
İngilizce örnek : When you grow old, you'll understand how I feel.
Türkçe çevirisi : Yaşlanınca nasıl hissetiğimi anlayacaksın.
İngilizce örnek : Our desire for adventure usually decreases as we grow older.
Türkçe çevirisi : Macera isteğimiz yaşlandıkça genellikle azalır.
* old age = ileri yaş, yaşlılık
İngilizce örnek : Despite his old age, he is very active.
Türkçe çevirisi : İleri yaşına rağmen oldukça aktif.
* old age pension = yaşlılık maaşı
* old hand = deneyimli kimse, eski kurt
İngilizce örnek : You can't fool me, I'm an old hand at this game!
Türkçe çevirisi : Beni kandıramazsın, ben bu oyunda eski kurdum!

1: 0 ms