Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 3546NÖBET = (nöbet nedir; nöbet ne demek; nöbet İngilizcesi) 1. Sıra, keşik: Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız. 2. Sıra ile yapılan görev, iş: «Karlı dağlar başında nöbet geceleri, siper içlerindeki yağmurlu uzun günler.» - Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Hastalık sebebiyle titreme, yüksek ateş: «Bir aralık nöbeti artmış olacak, kebenin altından arabacıya seslendi.» - M. Ş. Esendal. 4. Vakit vakit ortaya çıkan aynı türden fizyolojik bozuklukların bütünü: «Bir sıtma nöbeti içinde titreyerek olduğu yere çöreklendi.» - S. F. Abasıyanık. 5. Kez, defa: «Akşamları gelince sofra kalktıktan sonra çocuklarla bir nöbet daha oyun oynanır.» - R. N. Güntekin. 6. Resmî yerlerde veya önemli kimselerin kapısında belli vakitlerde çalınan mızıka.
NÖBET = (nöbet nedir; nöbet ne demek; nöbet İngilizcesi) Herhangi bir hastalıkla ilişkili olarak birdenbire baş gösteren; bilinç yitimi, çırpınma, ateş yükselmesi gibi belirtilerden birisi ya da birkaçı.
nöbet = keşik [eski terim - öz Türkçe]
nöbet = kezik [eski terim - öz Türkçe]
nöbet = atak [öz Türkçe - eski terim]
nöbet = iktus [öz Türkçe - eski terim]
nöbet = konvülsiyon [öz Türkçe - eski terim]
nöbet = paroksizm [öz Türkçe - eski terim]
nöbet = seizure [öz Türkçe - eski terim]
nöbet = hummâ [Türkçe - Osmanlıca]
nöbet = nevbet [Türkçe - Osmanlıca]