nose
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 3249ana kullanım 1
ana kullanım 2
NOSE = [nouz] noun
burun
İngilizce örnek : Her nose is small.
Türkçe çevirisi : Onun burnu küçük.
İngilizce örnek : That horse won by a nose.
Türkçe çevirisi : O at burun farkı ile kazandı.
İngilizce örnek : His nose is running because he has a cold.
Türkçe çevirisi : Burnu akıyor çünkü nezlesi var.
İngilizce örnek : My nose is blocked - I can't smell anything.
Türkçe çevirisi : Burnum tıkalı – hiçbir şeyin kokusunu alamıyorum.
İngilizce örnek : I strongly disapprove of her wearing a ring in her nose.
Türkçe çevirisi : Burnuna halka takmasına şiddetle karşıyım.
* follow one's nose = 1 dosdoğru gitmek
2 doğru görüneni yapmak
* have a nose for = sezgisi güçlü olmak
* have one's nose in the air = burnu havada olmak
* look down one's nose at = hor görmek, küçümsemek
* turn up one's nose at = burun kıvırmak, beğenmemek
* under sb's (very) nose = burnunun dibinde
NOSE = (nose nedir; nose Türkçesi) Burun. Vagon veya konteynerin ön kısmı.
NOSE: The forward-facing part of an aircraft or airframe, typically housing the cockpit, avionics, and sometimes cargo or specialized equipment.
