middle

MIDDLE = ['midıl] noun
orta (kısım/yer) * eşanlamlı : centre, midpoint, mean, heart, core
İngilizce örnek : An electric lamp hung from the middle of the ceiling.
Türkçe çevirisi : Bir elektrik lambası tavanın ortasından sarkıyordu.
¤ adjective
1 orta, ortadaki * eşanlamlı : central, halfway, medium, mean, intermediate
İngilizce örnek : Let’s sit in the middle row.
Türkçe çevirisi : Orta sıraya oturalım.
İngilizce örnek : I am the middle child in my family.
Türkçe çevirisi : Ailemde ortanca çocuğum.
2 orta, vasat
* in the middle (of) = ortada, ortasında
İngilizce örnek : I like to sit in the middle.
Türkçe çevirisi : Ortada oturmayı severim.
İngilizce örnek : The easel stood in the middle of the room.
Türkçe çevirisi : Ressam sehpası odanın ortasında duruyordu.
İngilizce örnek : There was a large round table in the middle of the room.
Türkçe çevirisi : Odanın ortasında büyük, yuvarlak bir masa vardı.
İngilizce örnek : We are going on holiday in the middle of July.
Türkçe çevirisi : Temmuzun ortasında tatile çıkıyoruz.
İngilizce örnek : We can sit in the garden in the middle of winter.
Türkçe çevirisi : Kışın ortasında bahçede oturabiliriz.
* Middle Ages = ortaçağ
* middle class = orta sınıf
* Middle East = Ortadoğu
* middle size = orta boy