• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

mess

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 7854

havacılık

MESS = [mes] noun
1 karışıklık, dağınıklık * eşanlamlı : untidiness, disorder, disarray, confusion, muddle * karşıtanlamlı : order
İngilizce örnek : I wish you wouldn't make such a mess.
Türkçe çevirisi : Keşke bu kadar dağınıklık yapmasan (dağınıklığa yol açmasan).
İngilizce örnek : Who will clear up the mess after the party?
Türkçe çevirisi : Partiden sonra dağınıklığı kim toparlayacak (temizleyecek)?
2 kirlilik, pislik * eşanlamlı : dirtiness
3 ask. yemekhane
4 ask. karavana
¤ verb
karıştırmak, dağıtmak * karşıtanlamlı : untidy, disorder, disarrange, mess upp, muddle, confuse
* in a mess = pislik içinde, leş gibi
İngilizce örnek : This room is in a terrible mess.
Türkçe çevirisi : Bu oda tam bir pislik içinde.
İngilizce örnek : These papers are in a mess; why don't you put them in order?
Türkçe çevirisi : Kâğıtlar (belgeler) darmadağın, neden onları düzenlemiyorsun?
* make a mess of = yüzüne gözüne bulaştırmak, berbat etmek
İngilizce örnek : He made a mess of things.
Türkçe çevirisi : Her şeyi berbat etti.
* mess about/around = 1 budalalık etmek, boş işlerle uğraşmak
İngilizce örnek : I don’t have time to mess around.
Türkçe çevirisi : Boş işlerle uğraşacak vaktim yok.
2 vakit geçirmek, aylaklık etmek
* mess sb about/around = oyalamak
* mess about/around with sth = oynamak, ellemek
İngilizce örnek : Who’s been messing up with my notebook?
Türkçe çevirisi : Dizüstü bilgisayarımı kim elledi?
* mess sth up = 1 kirletmek; dağıtmak
İngilizce örnek : Who messed up my study?
Türkçe çevirisi : Çalışma odamı kim dağıttı?
2 yüzüne gözüne bulaştırmak
İngilizce örnek : I think I messed up the exam.
Türkçe çevirisi : Galiba sınavı yüzüme gözüme bulaştırdım.

1: 0 ms