• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

late

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 554

LATE = [leyt] adjective
1 geç, gecikmiş * eşanlamlı : delayed, behind, overdue; slow * karşıtanlamlı : early
İngilizce örnek : The train is late.
Türkçe çevirisi : Tren geç kaldı.
İngilizce örnek : Don't be late or you'll miss the last train.
Türkçe çevirisi : Geç kalma yoksa son treni kaçırırsın.
İngilizce örnek : We'll be late for the concert if you don't hurry up.
Türkçe çevirisi : Acele etmezsen konsere geç kalacağız.
İngilizce örnek : I'm sorry I am late; I was held up in a traffic jam.
Türkçe çevirisi : Affedersiniz geç kaldım, trafik sıkışıklığına yakalandım.
2 sabık, eski * eşanlamlı : past, old, former, previous
İngilizce örnek : Do you know the name of the late director of this school?
Türkçe çevirisi : Bu okulun eski müdürünün adını biliyor musunuz?
3 son zamanlardaki, yeni * eşanlamlı : recent, current, latest, fresh, new
¤ adverb
geç
İngilizce örnek : The girls arrived late.
Türkçe çevirisi : Kızlar geç geldi.
İngilizce örnek : He apologized for arriving late.
Türkçe çevirisi : Geç geldiği için özür diledi.
İngilizce örnek : You shouldn't eat so much late at night.
Türkçe çevirisi : Geçe geç vakitte çok fazla yemek yememelisin.

1: 0 ms