lack
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1079ad / noun
eylem / verb
LACK = [lek] verb
-sizlik çekmek, -den yoksun olmak * eşanlamlı : need, require, want
İngilizce örnek : He lacks the ability to convince people.
Türkçe çevirisi : İnsanları ikna etme yeteğinden yoksun.
İngilizce örnek : Your problem is that you lack confidence.
Türkçe çevirisi : Senin sorunun, özgüvenden yoksun oluşundur.
İngilizce örnek : I seem to lack the talent for playing the piano.
Türkçe çevirisi : Benim piyano çalma yeteneğim yok galiba.
İngilizce örnek : Remote villages usually lack essential services such as piped water and electricity.
Türkçe çevirisi : Uzak köyler, boruyla taşınan su ve elektrik gibi temel hizmetlerden genellikle yoksundur.
¤ noun
olmayış, eksiklik * eşanlamlı : shortage, need, scarcity, want, deficiency, insufficiency, absence * karşıtanlamlı : abundance, plenty
İngilizce örnek : The lack of funds is our biggest problem.
Türkçe çevirisi : Parasızlık bizim en büyük sorunumuzdur.
İngilizce örnek : The flowers are dying for lack of water.
Türkçe çevirisi : Çiçekler susuzluktan ölüyor.
İngilizce örnek : This land suffers from lack of water.
Türkçe çevirisi : Bu arazi susuzluktan sorun yaşıyor.
İngilizce örnek : The court case was dismissed for lack of evidence.
Türkçe çevirisi : Dava, delil yetersizliğinden düştü.
İngilizce örnek : Lack of capital prevents the company from buying the new machinery.
Türkçe çevirisi : Sermayesizlik, şirketin yeni makine almasını engelliyor.
İngilizce örnek : Lack of sleep affects the quality of my work.
Türkçe çevirisi : Uykusuzluk işimin kalitesini etkiliyor.
