Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 568KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) 1. Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek: «Ben kaçıyorum, abim de arkamdan koşuyor.» -A. Ağaoğlu. 2. Bir yere ivedilikle gitmek: «Pencerede dolaşan gölgelerden bir şeyler sezmeye çalışarak koşuyorum.» -Y. Z. Ortaç. 3. Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak: «Yok, yok, dedi, akşamdan beri ben koştum, biraz da onlar yorulsunlar.» -M. Ş. Esendal. 4. Koşuya çıkmak: Doru at bugün koşmayacak. 5. mec. Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek: İki yıldır bu işin peşinden koşuyorum.
KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) 1. Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. 2. Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak: Atları arabaya koşmak. 3. (nsz) Şart ileri sürmek: «Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar.» -R. H. Karay. 4. Birini, bir işte görevlendirmek: İşe koşmak.
KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) Bir koşuğa ezgi bağlamak.
KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) Katmak, karıştırmak : İkisini birbirine koşta götür.
KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) Sürmek (toprak için) : İlkbaharda herkes tarlasını koşar.
KOŞMAK = (koşmak nedir; koşmak ne demek; koşmak İngilizcesi) Yollamak, göndermek.
koşmak = şitâbân olmak [Türkçe - Osmanlıca]