• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

korkunç

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 1997

ana kullanım

biyoloji

edebiyat

sıfat / adjective – informal

şiirsel

KORKUNÇ = (korkunç nedir; korkunç ne demek; korkunç İngilizcesi) 1. Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş: «Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi.» -H. R. Gürpınar. 2. Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren. 3. Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli: «Sandık kokan masallarını önlerine gelene anlatmaktan korkunç zevk duyarlar.» -İ. Aral.

korkunç = dehşetengiz [öz Türkçe - eski terim]

korkunç = dehşetli [öz Türkçe - eski terim]

korkunç = müthiş [öz Türkçe - eski terim]

korkunç = vahim [öz Türkçe - eski terim]

korkunç = fecî' [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = hâil [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = haşyetengiz [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = hevlnâk [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = mûhiş [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = sehm [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = sehmgîn [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = sehmnâk [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = tersengîz [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = tersnâk [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = vahîm [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = vahşetengîz [Türkçe - Osmanlıca]

korkunç = vahşetnâk [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms