• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

kaynamak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 2355

biyokimya

denizcilik

KAYNAMAK = (kaynamak nedir; kaynamak ne demek; kaynamak İngilizcesi) 1. Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak: Su, 100 °C'de kaynar. 2. Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak: «Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu.» -T. Buğra. 3. Yerden çıkmak: «Paşaoluk yaylasının her bucağından bir pınar kaynar.» -F. R. Atay. 4. Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak. 5. Yara kapanmak, iyileşmek. 6. Mayalı bir şey kabarıp köpürmek: Şıra kaynamış. 7. Mide ekşimek. 8. Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak: Deniz kaynıyor. 9. Çok miktarda bulunmak: Burada karıncalar kaynıyor. 10. Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak: Burada bir iş kaynıyor. 11. Gerektiği gibi yapılamamak: Lafa daldık, ders kaynadı. 12. Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak: «Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu.» -H. Z. Uşaklıgil. 13. Coşmak, heyecanlanmak. 14. mec. Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak. 15. argo Arada kaybolmak: «Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana.» -S. İleri.

KAYNAMAK = (kaynamak nedir; kaynamak ne demek; kaynamak İngilizcesi) 1. Sataşmak, takılmak. 2. Dövmek. 3. Yerinde duramamak, oynamak.

1: 0 ms