Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 806KARŞILAMAK = (karşılamak nedir; karşılamak ne demek; karşılamak İngilizcesi) 1. Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek: «Beni karşıladılar ve ağırladılar.» -A. Kabaklı. 2. Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek: «Herhâlde bu küçük bahçeyi kendi sebze ihtiyaçlarını karşılamak için yetiştirmişlerdi.» -N. Cumalı. 3. Söylenen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu veya olumsuz bulmak: «Bu suçlamayı hiç üzerimize almadan karşılar ve hoş görürüz.» -B. Felek. 4. Önlemek, durdurmak: Bu ilaç sıtmayı karşılar. 5. sp. Boksta karşı oyuncunun yumruklarını savmak.
KARŞILAMAK = (karşılamak nedir; karşılamak ne demek; karşılamak İngilizcesi) Düğünde çalgıcılar para almak amacıyla birinin önüne gelip çalmak.
karşılamak = tekabül etmek [öz Türkçe - eski terim]
karşılamak = istikbal etmek [Türkçe - Osmanlıca]
karşılamak = tekabül etmek [Türkçe - Osmanlıca]