• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

karışık

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 3081

ana kullanım

dilbilim

iş dünyası

sıfat / adjective – (saç)

sıfat / adjective – school

KARIŞIK = (karışık nedir; karışık ne demek; karışık İngilizcesi) 1. Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş: Karışık salata. 2. Düzensiz, dağınık, intizamsız. 3. Karışmış: «Ağzından kanla karışık diş parçalarını, onu yumruklayanların suratlarına tükürdü.» -Halikarnas Balıkçısı. 4. Saf olmayan: Karışık süt. 5. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan: «Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık dolambaçlı işten!» -N. Cumalı. 6. Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık: «Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın.» -P. Safa. 7. mec. Dolu: «Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli /Tıkıyor göğüsleri kum karışık sam yeli» -F. N. Çamlıbel. 8. hlk. Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan.

KARIŞIK = (karışık nedir; karışık ne demek; karışık İngilizcesi) Karşılaşmada tarafların biri kadın öteki erkek olmak üzere ikişer oyuncudan kurulması.

karışık = anarşik [öz Türkçe - eski terim]

karışık = girift [öz Türkçe - eski terim]

karışık = komplike [öz Türkçe - eski terim]

karışık = konfüze [öz Türkçe - eski terim]

karışık = mikst [öz Türkçe - eski terim]

karışık = muğlak [öz Türkçe - eski terim]

karışık = âmîhte [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = jülîde [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = mahlut [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = memzuc [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = muhtelit [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = müşevveş [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = müterafik [Türkçe - Osmanlıca]

karışık = müteşettit [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms