• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

karanlık

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 812

KARANLIK = (karanlık nedir; karanlık ne demek; karanlık İngilizcesi) 1. Işık olmama durumu: «Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu.» -H. S. Tanrıöver. 2. mec. Üzüntü, sıkıntı, perişanlık: «Demiştim ya; bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı.» -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. sf. Işıksız: «Gel, dayan, dayanabilirsen bu acıya / Gündüzü gecesi kadar karanlık / Bir boşluk içinde / Kalbin sancıya sancıya / Dayan, dayanabilirsen bu acıya» -H. F. Ozansoy. 4. sf. mec. Yasalara, töreye uygun olmayan: «Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar.» -M. Ş. Esendal. 5. sf. mec. Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum): «Fahri'nin gözlerinde karanlık bir ifade var, umutsuzluk, öfke karışımı bir şey.» -A. Ümit. 6. sf. mec. Karışık.

karanlık = zulmet [öz Türkçe - eski terim]

karanlık = muzlim [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = târ [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = târ [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = târîk [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = tîre [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = zalâm [Türkçe - Osmanlıca]

karanlık = zulmet [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms