• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

kalın

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 1863

arıcılık

dilbilim

sesbilim

sıfat / adjective

sıfat / adjective – music

KALIN = (kalın nedir; kalın ne demek; kalın İngilizcesi) cihâz (bk. çeyiz, donatım).

KALIN = (kalın nedir; kalın ne demek; kalın İngilizcesi) Çeyiz.

KALIN = (kalın nedir; kalın ne demek; kalın İngilizcesi) sf. 1. Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı: «Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü.» -H. R. Gürpınar. 2. Enli ve gür (kaş). 3. Yoğun, akıcılığı az olan: Kalın bir sis tabakası. 4. Etli, dolgun: «Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde...» -M. Ş. Esendal. 5. Pes (ses).

kalın = dürüşt [Türkçe - Osmanlıca]

kalın = kesîf [Türkçe - Osmanlıca]

kalın = sitebr [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms