• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

kaldırmak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 451

eylem / verb

eylem / verb – computing

eylem / verb – technical

KALDIRMAK = (kaldırmak nedir; kaldırmak ne demek; kaldırmak İngilizcesi) 1. Bulunduğu yerden almak: Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2. Yukarı doğru hareket ettirmek: «Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.» -S. F. Abasıyanık. 3. Yükseltmek: Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4. (nsz) Ürün toplamak, taşımak: Harman kaldırmak. 5. Çekmek, taşımak: Bu araba bu yükü kaldırmaz. 6. Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek: «Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir.» -Anayasa. 7. (-e) Hastayı hastaneye götürmek: «Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar.» -A. Gündüz. 8. Tören yaparak ölüyü gömmek. 9. Toplamak: «Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar.» -N. Cumalı. 10. Alıp başka yere götürmek. 11. Uyandırmak: «Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni» -Halk türküsü. 12. Piyasadan çekmek: İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar. 13. Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak: Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin. 14. Kaçırmak: «Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü.» -S. F. Abasıyanık. 15. İyi etmek, iyileştirmek: Bu ilaç onu yataktan kaldırdı. 16. Bir şeyden çokça satın almak. 17. Tayin etmek, atamak: «Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler.» -M. Ş. Esendal. 18. Yok etmek, ortadan silmek: «Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır.» -O. S. Orhon. 19. (nsz) mec. Katlanmak, tahammül etmek: «Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum.» -S. F. Abasıyanık. 20. (nsz) mec. Uygun gelmek, yakışmak: Bu kumaş fazla süs kaldırmaz. 21. argo Çalmak, aşırmak.

kaldırmak = feshetmek [öz Türkçe - eski terim]

kaldırmak = lağv etmek [öz Türkçe - eski terim]

kaldırmak = lağvetmek [öz Türkçe - eski terim]

kaldırmak = leva etmek [öz Türkçe - eski terim]

kaldırmak = ibtâl etmek [Türkçe - Osmanlıca]

kaldırmak = ilgâ eylemek [Türkçe - Osmanlıca]

kaldırmak = lağvetmek [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms