Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 1709ideal = dileksel [eski terim - öz Türkçe]
ideal = düşüncel [eski terim - öz Türkçe]
ideal = kusursuz [eski terim - öz Türkçe]
ideal = tasarımsal [eski terim - öz Türkçe]
ideal = ülkü [eski terim - öz Türkçe]
ideal = ülküsel [eski terim - öz Türkçe]
İDEAL = (ideal nedir; ideal ne demek; ideal İngilizcesi) 1. fel. Ülkü: «Büyük ideal sahiplerinin ilk kudretleri ketum oluşlarıdır.» - Gündüz. 2. sf. Düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan: «Benim de kendime mahsus ideal hayallerim olur.» - S. F. Abasıyanık. 3. sf. Uygun: «Söyle şunlara, biz burayı münasip bulduk. Tek taraflı asma köprü için ideal bir yer.» - Kulin.
İDEAL = (ideal nedir; ideal ne demek; ideal İngilizcesi) bk. 1. ülkü. 2. düşüncel. 3. ülküsel.
ideal = aksâ -yı emel [Türkçe - Osmanlıca]
ideal = mefkûre [Türkçe - Osmanlıca]
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1823 IDEAL = [ay'diıl] adjective
ideal, mükemmel, kusursuz * eşanlamlı : perfect, complete, supreme * karşıtanlamlı : imperfect
İngilizce örnek : That job is ideal for me.
Türkçe çevirisi : O iş benim için ideal.
¤ noun
ideal, ülkü * eşanlamlı : aim, goal, target
İngilizce örnek : I won't give up my ideals even though I failed.
Türkçe çevirisi : Başarısız olmama rağmen ideallerimden vazgeçmeyeceğim.
İngilizce örnek : There's a huge discrepancy between his ideals and his actions.
Türkçe çevirisi : İdealleri ile hareketleri arasında büyük bir fark var.