• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

hurry

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 6688

HURRY = ['hari] verb
1 acele etmek * eşanlamlı : speed, rush, hasten, race, dash * karşıtanlamlı : dawdle
İngilizce örnek : There's no need to hurry; we've got plenty of time.
Türkçe çevirisi : Acele etmeye gerek yok; çok vaktimiz var.
İngilizce örnek : He didn't hurry back to the office although he was late.
Türkçe çevirisi : Geç kalmasına rağmen büroya dönmekte acele etmedi.
İngilizce örnek : Hurry or you'll be late for the performance.
Türkçe çevirisi : Acele et yoksa gösteriye geç kalacaksın.
2 acele ettirmek * eşanlamlı : hasten, rush, accelerate, quicken, urge, drive
¤ noun
acele, telaş * eşanlamlı : haste, rush, bustle, hustle, speed, quickness, urgency
* be in a hurry = acelesi olmak
İngilizce örnek : I didn't eat anything because I was in a hurry.
Türkçe çevirisi : Hiçbir şey yemedim çünkü acelem vardı.
İngilizce örnek : I was in a great hurry because I was late for work.
Türkçe çevirisi : Çok acelem vardı çünkü işe geç kalmıştım.
İngilizce örnek : Our boss always seems to be in a hurry.
Türkçe çevirisi : Patronomuz her zaman acelesi varmış gibi görünür.
İngilizce örnek : Drive slowly, we're in no hurry.
Türkçe çevirisi : Yavaş sür, acelemiz yok.
İngilizce örnek : Will you get out of my way? I'm in a hurry.
Türkçe çevirisi : Yolumdan kaçılır mısın? Acelem var.
* hurry up = acele etmek, çabuk olmak, elini çabuk tutmak
İngilizce örnek : Hurry up! We're late.
Türkçe çevirisi : Acele et! Geç kaldık.
İngilizce örnek : Hurry up! The train is about to leave.
Türkçe çevirisi : Acele et! Tren kalkmak üzere.

1: 2 ms