• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

honour

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 2947

tarım

HONOUR = ['onı] noun
onur, şeref, haysiyet * eşanlamlı : esteem, respect, dignity, prestige, reputation, regard * karşıtanlamlı : disgrace
İngilizce örnek : Atatürk was a man of honour.
Türkçe çevirisi : Atatürk onurlu bir insandı.
İngilizce örnek : The Nobel prize is one of the highest honours an author can achieve.
Türkçe çevirisi : Nobel ödülü bir yazarın ulaşabileceği en yüksek onurlardan biridir.
İngilizce örnek : He was forced to kill the man who killed his father to protect his family’s honour.
Türkçe çevirisi : Ailesinin şerefini koruması için babasını öldüren adamı öldürmeye zorlandı.
¤ verb
onurlandırmak, onur vermek, şereflendirmek * eşanlamlı : respect, esteem * karşıtanlamlı : disgrace
İngilizce örnek : I am highly honoured.
Türkçe çevirisi : Son derece onurlandım.
İngilizce örnek : This monument honours the soldiers who died during the war.
Türkçe çevirisi : Bu anıt, savaş sırasında ölen askerlerin onurunadır.
İngilizce örnek : On behalf of Mr Brown, I am honoured to accept this award.
Türkçe çevirisi : Bay Brown’un adına bu ödülü kabul etmekten onur duyuyorum.

1: 0 ms