• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

hear

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 974

HEAR = [hiı] verb
1 işitmek, duymak * eşanlamlı : listen, heed, perceive, eavesdrop
İngilizce örnek : Can you hear me?
Türkçe çevirisi : Beni duyabiliyor musun?
İngilizce örnek : Speak louder, I can't hear you.
Türkçe çevirisi : Daha yükses sesle konuş, seni duyamıyorum.
İngilizce örnek : You needn't whisper. Nobody can hear us.
Türkçe çevirisi : Fısıldamana gerek yok. Bizi kimse duyamaz.
İngilizce örnek : I heard the bees buzzing.
Türkçe çevirisi : Arıların vızıldadığını duydum.
2 haber almak * eşanlamlı : learn, be informed
İngilizce örnek : She fainted on hearing the news.
Türkçe çevirisi : Haberi alınca bayıldı.
* hear about = duymak, haberini almak
İngilizce örnek : Have you heard the latest gossip about her?
Türkçe çevirisi : Onun hakkındaki son dedikoduyu duydun mu?
İngilizce örnek : I've heard about that film, but I haven't seen it yet.
Türkçe çevirisi : Bu filmi duydum ama onu henüz görmedim.
İngilizce örnek : Have you heard about the fire?
Türkçe çevirisi : Yangından haberin var mı?
İngilizce örnek : Have you heard about Jack? He was involved in an accident yesterday.
Türkçe çevirisi : Jack’den haberin var mı? Dün bir kazaya karıştı.
* hear from = (mektup, vb) haber almak
İngilizce örnek : He never sends emails. I haven't heard from him since he left.
Türkçe çevirisi : Hiç e-posta göndermez. Gittiğinden beri ondan haber almadım.
İngilizce örnek : I hear from him every week.
Türkçe çevirisi : Her hafta ondan haber alırım.
İngilizce örnek : Since he got married, I haven't heard from him.
Türkçe çevirisi : Evlendiğinden beri ondan haber almadın.
* hear of = bahsini işitmek, (adını) duymak
İngilizce örnek : I had never heard of that actress until you mentioned her.
Türkçe çevirisi : Sen ondan söz edene kadar o kadın oyuncunun adını hiç duymamıştım.

1: 6 ms