• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

haraza

Türkçe - İngilizce

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) 1. Büyük baş hayvanların iç organlarından çıkarılan ve sarılık hastalığına iyi gelen bir madde. 2. Çok semirmiş hayvanlarda kalbin çevresinde oluşan yağ. 3. Sığır ciğerinden çıkarılan, öde benzeyen bir madde.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) 1. Kavga, gürültü, karışıklık: Harazayı bırakın da güzelce görüşelim. 2. Öfke, sinir: Amma harazalı kadın ha. 3. Heyecan: Dünkü filim çok harazalı idi.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) a. hlk. 1. Kavga, gürültü, karışıklık: «Yine mi kavga erenler? Yine mi haraza?» -A. Gündüz. 2. Öfke, sinir.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) Biçilirken tarlaya dökülen tohumlardan ertesi yıl kendiliğinden yetişen filiz.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) Ciğer hastalığı, öksürük: Ahmet harazalıdır.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) Her yer: Evin harazasını aradım dolabın anahtarını bulamadım.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) Kesim hayvanlarının ödünde ve şirdeninde hasıl olan taş.

HARAZA = (haraza nedir; haraza ne demek; haraza İngilizcesi) Kuyuların ağzına geçirilen oymalı taştan yapılmış çember, kuyu bileziği.

1: 6 ms