Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 74geçmek = intikal etmek [öz Türkçe - eski terim]
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) 1. Bir yerden başka bir yere gitmek: «Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim.» -T. Buğra. 2. (-den) Bir yandan girip diğer yandan çıkmak: İplik iğne deliğinden zor geçti. 3. (-den) Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek: Eve giderken sizin sokaktan geçeriz. 4. (-den) Bir duruma uğramak, konu olmak: Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek. 5. (-den) Bırakmak, vazgeçmek: «Bana yârdan geç derler / Seven yârdan geçilir mi?» -Halk türküsü. 6. (-de) Yaşamak. 7. (-den) Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak: «Hakkın var. Ne çare ki bizden geçti diye söyleniyor.» -R. N. Güntekin. 8. (-de) Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek: «Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı.» -A. İlhan. 9. (-i, -e; -den) Hastalık bulaşmak, sirayet etmek: Hastalık bana ondan geçti. 10. (-den, -e) Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek: Bu titizlik ona babasından geçmiş. 11. (-den, -e) Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. 12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak: «İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok.» -S. M. Alus. 13. Yerini bırakıp başka yer almak. 14. (-den) Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak: «Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler.» -S. F. Abasıyanık. 15. Etki yapmak, işlemek: Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş. 16. Görev almak: İktidara geçmek. 17. Kalmak, devrolmak: «Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti.» -N. F. Kısakürek. 18. (-i) Geride bırakmak, aşmak: Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti. 19. (nsz) Tükenmek, bitmek, sona ermek: «Yavaş yavaş bu hırs geçer.» -F. R. Atay. 20. (-i) Üstünlük sağlamak. 21. (-i) Söylemeden veya bitirmeden atlamak: O meseleyi geçelim. O bahsi geç! 22. (-i) Zamanı aşmak, geride bırakmak: «Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu.» -P. Safa. 23. (-le) Harcamak: «Bütün günüm seni takip etmekle geçti.» -Y. K. Karaosmanoğlu. 24. (-i) Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. 25. (-i, -den) Birinden meşk etmek: Bu şarkıyı kimden geçtiniz. 26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek: Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş. 27. (nsz) Sönmek: «Ocak sönmüş, koru bile geçmişti.» -N. Nâzım. 28. Yazılmak, girmek: Tarihe geçmek. Kitaba geçmek. 29. (nsz) Sürümü olmak, satılmak. 30. (-i, -e) Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak: «Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti...» -H. E. Adıvar. 31. (nsz) Kullanımda olmak, tedavülde olmak: Bu para artık geçmiyor. 32. (nsz) Kabul edilemez olmak: Senin paran burada geçmez. 33. (nsz) Okulda, sınavda başarı göstermek: Çocuk bu yıl geçti. 34. Bir yere gidip oturmak. 35. (nsz) Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak: Bu karpuz geçmiş. 36. (nsz) Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak: Görmedim, dedi, geçti. 37. (yar) argo Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar: lska geçmek. Diskur geçmek. 38. (-i, -e) hlk. Çekiştirmek, yermek: «Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim» -Halk türküsü.
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) 1. İleri geçmek, sebkat etmek. 2. Geçinmek, yaşamak, ömür sürmek. 3. Vaz geçmek. 4. Gitmek, geçip gitmek. 5. Girmek, dahil olmak. 6. Kendini... saymak.
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) 1. Uykuya dalmak. 2. Bilincini yitirmek.
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) Ateş sönmek.
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) Çekiştirmek, yermek.
GEÇMEK = (geçmek nedir; geçmek ne demek; geçmek İngilizcesi) Gamzetmek, koğulamak.
geçmek = intikal etmek [Türkçe - Osmanlıca]
geçmek = murûr etmek [Türkçe - Osmanlıca]
geçmek = mürûr etmek [Türkçe - Osmanlıca]
geçmek = mürûr eylemek [Türkçe - Osmanlıca]
geçmek = sirâyet etmek [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words