Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2392gezi = mesire [öz Türkçe - eski terim]
gezi = seyahat [öz Türkçe - eski terim]
gezi = seyehat [öz Türkçe - eski terim]
gezi = tur [öz Türkçe - eski terim]
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) 1. Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş: «Yalnız omuz başlarını örten, kısa yollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi.» - R. H. Karay. 2. sf. Bu kumaştan yapılan.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) a. 1. Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat. 2. Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk: «Kafile, rol alan şahıslar tarafından yapılan türlü oyunlarla geziyi tamamlar.» -A. K. Tecer. 3. Gezilip hava alınacak yer. 4. Gezinti yeri: İnönü gezisi. Taksim gezisi.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) Bir nevi ipek kumaş.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) Düğünlerde ev ev kına gezdirme.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) Hareli ipek kumaş.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) Köşe.
GEZİ = (gezi nedir; gezi ne demek; gezi İngilizcesi) Köy halkının, köy odasına gelen misafire, çobana, imama sıra ile yemek göndermesi.
gezi = seyâhat [Türkçe - Osmanlıca]
gezi = seyr [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words