• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

getiren

Türkçe - İngilizce

sıfat / adjective – physiology

getiren = aferent [öz Türkçe - eski terim]

getiren = afferent [öz Türkçe - eski terim]

ilgili sözler / related words

aceleye getiren aglütinin meydana getiren bir madde akla getiren akla getiren (anıları vb) aklını başına getiren alışkanlık meydana getiren ateş meydana getiren avı bulup getiren köpek avı getiren köpek ayıp şeyleri akla getiren ayrıcalık getiren az masrafla iyi kazanç getiren bir araya getiren bir taşıtın taşıdığı gelir getiren yük bir tümü meydana getiren parçalardan biri birlikte ve zincirleme sorumluluk getiren borç bitkilerde hastalık meydana getiren bulaşıcı hastalık getiren çıkıntı meydana getiren yüzey çok para getiren çok para getiren (film vb) çok para getiren film çok para getiren kolay iş çok para getiren şey çözüm getiren çözüm getiren önlem değişik seyahat acenteleri tarafından yapılmış rezervasyonları bir araya getiren şirket değişime uğramış bir notayı doğal hale getiren işaret değişmez hale getiren delinme meydana getiren kanal deşarjı eski durumuna getiren eski haline getiren etkin hale getiren eve ekmek getiren eve iş getiren kimse evin ekmeğini getiren erkek modeli faiz getiren faiz getiren hesap faiz getiren kıymetler faiz getiren sermaye faiz getiren varlıklar faiz getiren yatırım felaket getiren felaket meydana getiren galibiyet getiren gelir getiren gelir getiren altyapı gelir getiren fert gelir getiren fonlar gelir getiren iş gelir getiren mülk gelir getiren ürün gelir getiren varlıklar gelir getiren yük genellikle doğaçtan oynanan ve izleyiciyi galeyana getiren oyun geri getiren yay getiren (sinir) getiren aracılığıyla getiren kimse getiren taşıyıcı geviş getiren geviş getiren (hayvan) geviş getiren hayvan geviş getiren hayvan) geviş getiren hayvanlar–beslenme ve yemler geviş getiren hayvanların dördüncü midesi geviş getiren hayvanların ikinci midesi haber getiren hastalık getiren havadan para getiren bir işe girmek heyecana getiren insanın aklına ayıp şeyler getiren insanları galeyana getiren durum interaksiyon meydana getiren iki gen çifti internetteki bilgiyi bulup bilgisayar ekranına getiren program internetteki bilgiyi bulup bilgisayar ekranına getiren program (internet gezgini, internet tarayıcısı, tarayıcı) ithal malı getiren gemi iyi para getiren kahve getiren kız kar getiren kâr getiren iş kâr getiren işyeri kâr getiren kuruluş kâr getiren mallar kâr getiren şirket kararlı hale getiren kazanç getiren kimi illerde bazı yasal görevleri yerine getiren ve törenlere katılan- kral veya kraliçiye temsil eden görevli (ingiltere ve gallerde) kimi klavyelerde bulunan ve başka bir tuşla aynı anda basıldığı zaman belirli bir işlevi yerine getiren tuş kira getiren gayri menkul koku getiren esinti kötülük getiren kuru otu balya haline getiren alet kuruntu getiren meydana getiren meydana getiren kimse meydana getiren öğe meyve ve sebzeleri sıvı hale getiren makine mikropsuz hale getiren etmen mutluluk getiren nakit getiren ürün nedamet getiren olumlu yükümlülük getiren yasa ölüm getiren bir kaza öneri getiren kimse palet ve konteynerleri terminal ile uçak arasıda götürüp getiren araç para getiren para getiren iş para getiren ürün para ya da mal şeklinde olmadığı halde bir kazanç getiren gelir parçalanarak solumu meydana getiren ve ana maddeye benzeyen kat sabit faiz getiren sabit faiz getiren yatırım sabit hale getiren sentez meydana getiren seri meydana getiren sıtma getiren sizi ... sorunuyla karşı karşıya getiren sizi buraya getiren şey nedir sonuç getiren söz götürüp getiren suç işlemeyi alışkanlık haline getiren kimse şans getiren şimşekli, yıldırımlı fırtına meydana getiren bulut şişlik meydana getiren taşıtın taşıdığı gelir getiren yük taşkın bir şekilde dile getiren telaşe getiren tepki meydana getiren yakıt miktarı terminalle uçak arasında yolcu götürüp getiren araç tuz meydana getiren uçağın gelir getiren yükü- yani yolcular ve kargo uğur getiren şey uğursuzluk getiren uğursuzluk getiren adam uğursuzluk getiren kimse uğursuzluk getiren şey uygun bir duruma getiren kişi uyku getiren uyku getiren ilaç uyku getiren madde ücretini vererek gelir getiren yolcu vasiyet hükümlerini yerine getiren vasiyet hükümlerini yerine getiren kadın vasiyet hükümlerini yerine getiren kimse vasiyeti yerine getiren kimse vasiyettekileri yerine getiren kişi veba getiren vurulan avı bulup getiren köpek vücuda getiren kimse yağmur ve kar getiren bulut yarışın sonunu iyi bir performansla getiren atlet yeknesak bir duruma hoş bir değişiklik getiren biri veya bir şey yenilik getiren yenilik getiren kimse yenilik getiren kişi yerine getiren yerine getiren adli makam yerine getiren kimse yerine getiren üye devlet yerine getiren yay zararsız hale getiren zenginlik getiren etkenler zilyetlik hakkındaki icra emrini yerine getiren icra memurunun hak ettiği ücret zulüm ile yola getiren

1: 0 ms