Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 1455garip = acınası [eski terim - öz Türkçe]
garip = elgin [eski terim - öz Türkçe]
garip = kimsesiz [eski terim - öz Türkçe]
garip = şaşılası [eski terim - öz Türkçe]
garip = şaşırtıcı [eski terim - öz Türkçe]
garip = yabansı [eski terim - öz Türkçe]
garip = yadırgatıcı [eski terim - öz Türkçe]
garip = yalnız [eski terim - öz Türkçe]
garip = yersiz [eski terim - öz Türkçe]
garip = yersiz yurtsuz [eski terim - öz Türkçe]
GARİP = (garip nedir; garip ne demek; garip İngilizcesi) 1. Kimsesiz, zavallı. 2. Yabancı, gurbette yaşayan, elgin. 3. Acayip: «Yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti.» - İlhan. 4. ünl. Şaşılacak bir şey karşısında söylenen söz: «Demek Bekir böyle utangaç bir çocukmuş. Garip!» - İlhan. 5. mec. Dokunaklı, hüzün veren: «Bir yabancı için dünyanın neresinde olursa olsun büyükşehir böyle garip bir yalnızlık duygusu veriyor.» - H. E. Adıvar.
GARİP = (garip nedir; garip ne demek; garip İngilizcesi) Krizantem çiçeği.
ilgili sözler / related words