İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 3097 FORTUNE = ['fo: çın] noun
1 şans, talih, kısmet * eşanlamlı : luck, chance, fortuity, fate, destiny, lot, portion, prospect
İngilizce örnek : I hope this will bring you good fortune.
Türkçe çevirisi : Umarım bu sana (iyi) şans getirir.
İngilizce örnek : We may have good or bad fortune.
Türkçe çevirisi : Şansımız iyi veya kötü olabilir.
2 servet * eşanlamlı : wealth, riches, affluence, assets, property, estate * karşıtanlamlı : poverty
İngilizce örnek : He made his fortune in manufacturing.
Türkçe çevirisi : İmalattan bir servet yaptı.
İngilizce örnek : Her plastic surgery must have cost a fortune.
Türkçe çevirisi : Estetik ameliyatı ona bir servete mal olmuş olmalı.
İngilizce örnek : This mobile phone cost me a small fortune.
Türkçe çevirisi : Bu cep telefonu bana küçük bir servete mal oldu.
İngilizce örnek : When her grandad died, she came into a fortune.
Türkçe çevirisi : Dedesi öldüğü zaman bir servete kondu.
* tell sb’s fortune = falına bakmak
İngilizce örnek : Have you ever had your fortune told?
Türkçe çevirisi : Hiç falına baktırdın mı?
ilgili sözler / related words