İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 561 FEEL = [fi: l] verb
felt [felt]
1 hissetmek, duymak * eşanlamlı : sense, perceive
İngilizce örnek : I'm feeling terrible.
Türkçe çevirisi : Kendimi berbat hissediyorum.
İngilizce örnek : I'm still not feeling very well.
Türkçe çevirisi : Kendimi hâlâ iyi hissetmiyorum.
İngilizce örnek : I went home early because I felt tired.
Türkçe çevirisi : Eve erken gittim çünkü kendimi yorgun hssediyordum.
İngilizce örnek : He stood so close to me that I could feel his breath.
Türkçe çevirisi : Bana o kadar yakın durdu ki nefesini hissedebiliyordum.
İngilizce örnek : How are you feeling this morning?
Türkçe çevirisi : Bu sabah kendini nasıl hissediyorsun?
2 dokunmak, ellemek * eşanlamlı : touch, handle, finger, stroke
3 kanısında olmak
4 anlamak, sezmek * eşanlamlı : be aware of, know
* feel bad = kendini iyi hissetmemek
* feel cold = üşümek
* feel like = canı istemek
İngilizce örnek : I phone my friend whenever I feel like talking.
Türkçe çevirisi : Canım ne zaman konuşmak isterse arkadaşlarımı arıyorum.
İngilizce örnek : I don't feel like eating anything.
Türkçe çevirisi : Canım hiçbir şey yemek istemiyor.
İngilizce örnek : Do you feel like going out for pizza?
Türkçe çevirisi : Pizza (yemek) için dışarı çıkmak istiyor musun?
ilgili sözler / related words