• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

fancy

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 4461

13 sıfat / adjective

14 sıfat / adjective

16 sıfat / adjective

18 sıfat / adjective

FANCY = ['fensi] verb
1 imgelemek, aklında canlandırmak, düşünmek * eşanlamlı : imagine, conceive, think, reckon, suppose, guess, visualize
2 sanmak
3 istemek, arzu etmek, canı istemek * eşanlamlı : like, desire, prefer
İngilizce örnek : Should you fancy a pizza, let's order one now.
Türkçe çevirisi : Canın pizza çekiyorsa şimdi bir tane sipariş verelim.
İngilizce örnek : I don't fancy going out this evening.
Türkçe çevirisi : Bu akşam dışarı çıkmak istemiyorum.
İngilizce örnek : I'm a bit hungry. I fancy a piece of cake with coffee.
Türkçe çevirisi : Biraz acıktım. Canım kahveyle bir parça kek çekiyor.
İngilizce örnek : We don't fancy having a socialist government.
Türkçe çevirisi : Sosyalist bir hükümete sahip olmayı arzu etmiyoruz.
3 hoşlanmak, bayılmak * eşanlamlı : like
İngilizce örnek : He is so handsome that all the girls in class fancy him.
Türkçe çevirisi : O kadar yakışıklı ki sınıftaki bütün kızlar ona bayılıyor.
¤ noun
1 hayal gücü * eşanlamlı : image, vision, dream, fantasy
2 kuruntu
3 istek, arzu * eşanlamlı : desire, urge, inclination
¤ adjective
süslü * eşanlamlı : ornate, ornamental, decorative, decorated, showy, ornamented * karşıtanlamlı : plain, unadorned, undecorated
İngilizce örnek : Don't try to fool me with your fancy words.
Türkçe çevirisi : Beni süslü (tatlı) sözlerinle kandırmaya çalışma.
* fancy dress = kıyafet balosu giysisi
İngilizce örnek : My friends persuaded me to go to the party in fancy dress.
Türkçe çevirisi : Arkadaşlarım beni kıyafet balosu giysisi ile partiye gitmeye ikna etti.
* fancy dress ball = maskeli balo, kıyafet balosu
* fancy-dress party = maskeli balo, kıyafet balosu

ilgili sözler / related words

1: 0 ms