faint
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 5987eylem / verb
sıfat / adjective
FAINT = [feynt] adjective
1 bayılacak gibi * eşanlamlı : dizzy, giddy, light-headed
İngilizce örnek : I feel faint.
Türkçe çevirisi : Kendimi bayılacak gibi hissediyorum.
2 çok hafif, çok küçük
İngilizce örnek : There was a faint sound.
Türkçe çevirisi : Çok hafif bir ses vardı.
3 donuk, ruhsuz, sönük, ölgün * eşanlamlı : weak, feeble, dim, pale, faded, indistinct, soft, low * karşıtanlamlı : strong, sharp, distinct
İngilizce örnek : We could hardly see in the faint light.
Türkçe çevirisi : Ölgün ışıkta zar zor görebiliyorduk.
İngilizce örnek : The shadow was so faint that he could not decide what it represented.
Türkçe çevirisi : Gölge o kadar belirsizdi ki neyi temsil ettiğine karar veremedi.
¤ verb
bayılmak, bilincini yitirmek * eşanlamlı : collapse, pass out, lose consciousness
İngilizce örnek : After hearing the news, she fainted.
Türkçe çevirisi : Haberi duyduktan sonra bayıldı.
İngilizce örnek : My sister faints at the sight of blood.
Türkçe çevirisi : Kız kardeşim kan görünce bayılıyor.
İngilizce örnek : He fainted after going without food for three days.
Türkçe çevirisi : Üç gün yemeksiz kaldıktan sonra bayıldı.
¤ noun
baygınlık, bayılma * eşanlamlı : black out, collapse, unconsciousness
İngilizce örnek : The patient went into a faint.
Türkçe çevirisi : Hasta bayıldı.
ilgili sözler / related words
