• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

elden

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 10774

ana kullanım

ELDEN = (elden nedir; elden ne demek; elden İngilizcesi) 1. Doğrudan: Atanma yazımı elden aldım, gidiyorum. 2. Başkasıyla: Parayı elden yolladı.

ELDEN = (elden nedir; elden ne demek; elden İngilizcesi) 1. Ele tez gelen. 2. İnsana alışkın hayvan.

ELDEN = (elden nedir; elden ne demek; elden İngilizcesi) Alışkın, ehlî.

ELDEN = (elden nedir; elden ne demek; elden İngilizcesi) Borç para alma.

ilgili sözler / related words

-ye kadar tez elden aktiflerin elden çıkarılması alınacak taahhütler ve duran varlıkların elden çıkarılması allah'a güven, tedbiri de elden bırakma amortismanın elden çıkarılması art elden bayrak yarışında bayrağın sağ elden sol ele geçirilerek takım arkadaşına yerilmesi bir elden satılmak bir şeyi elden çıkarmak bir şeyi elden çıkarmamak bir şeyi elden ele dolaştırmak biri ürünü dokunma, taşıma, vb. şekilde işi gereği elden geçiren kimse biri ürünü elden geçiren kimse birinci elden birinci elden satın almak cesareti elden bırakmamak çabuk elden çıkarmak değiş tokuşla elden çıkarmak dikkatle elden geçirmek dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur düşük fiyatla elden çıkarmak ekmek elden su gölden el elden üstündür eldeki malı satarak elden çıkarmak elden ağıza yaşamak elden ağza elden ağza yaşamak elden aşım elden ayaktan düşmek elden ayaktan düşmüş kimse elden bağış elden bağışlama elden bırakmak Elden bir şey gelmez elden çıkarılabilir elden çıkarılacak işletme veya birimlerine ait sürdürülemeyen faaliyetler elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar elden çıkarılamaz elden çıkarılamaz haklar elden çıkarılan grup elden çıkarılması mümkün elden çıkarma elden çıkarma bedeli elden çıkarma değeri elden çıkarma döngü süresi elden çıkarma kazancı elden çıkarma maliyet elden çıkarma maliyeti elden çıkarma maliyetleri elden çıkarma satışı elden çıkarma tazminatı elden çıkarma uzmanı elden çıkarmak elden çıkarmamak elden çıkartmak elden çıkma değeri elden çıkmak elden çıkmış elden dağıtılan şey elden destek alınarak yapılan atlayışlar elden düşme elden düşme araba elden düşme bilgisayar elden düşme giysi elden düşme mal satan dükkân elden düşmüş kullanılmış elden düşürmek elden ele elden ele bırakmak elden ele dolaşmak elden ele dolaştırma elden ele dolaştırmak elden ele geçirmek elden ele geçmek elden ele gezdirmek elden ele gezmek elden ele pas elden ele vermek elden geçirilmek elden geçirilmiş kum elden geçirme elden geçirme hizmetleri elden geçirme maliyeti elden geçirme masrafları elden geçirme msarafları elden geçirme parası elden geçirme ücreti elden geçirmek elden geldiği kadar elden geldiğince elden geldiğince çabalamak elden geldiğince çabuk elden geldiğince çabuk (as soon as possible) elden gelen en büyük (gayret) elden gelen en büyük gayret elden gelen her şeyi yapmak elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz elden gelen ülüş olmaz, olsa da vaktinde gelmez elden gelen yapmak elden geleni yapmak elden gelenin en iyisi elden gelmek elden gelmemek elden gitmek elden gitmiş elden hibe elden kaçırmak elden koymamak elden ne gelir (şartları kabullenme belirtir) elden ödeme elden ödemek elden takip etmek elden tebligat elden teslim elden teslim eden elden vermek elden yemleme emniyeti elden bırakma fırsatların elden kaçması gayreti elden bırakmamak hemen elden çıkarılamayacak bir malı satmak ihtiyatı elden bırakmak ikinci elden ikinci elden (haber, bilgi) ikinci elden almak ikinci elden çeviri ikinci elden kiracı ikinci elden kiracılar ikinci elden kiralama ikinci elden kiralama sistemi ikinci elden kiralamak ikinci elden kiraya veren ikinci elden kiraya vermek ikinci elden satın almak ikinci elden satış kârı ikinci elden tutmanlık ikinci elden yaşantı ilk elden ilk elden alıcı ilk elden edinilen bilgi ilk elden satın almak indirimli fiyattan elden çıkarılmış işletmenin bir bölümünü ayırarak elden çıkarma işletmenin gönderilen bir malı elden geçirmeden veya depolamadan doğrudan müşteriye veye perakende zincirine göndermesi kaldırma, taşıma, elden geçirme, yükleme veya boşaltma makineleri kelepiri elden kaçırmak kısmen elden çıkarma mal mülkü elden çıkarma muayene elden kimse onarım için elden geçirmek oralardaki yaşamı birinci elden deneyimlemek için- siyasal olarak istikrarsız veya az gelişmiş ülkelere seyahat patlayıcı maddelerin elden çıkarılması post elden gitmek satarak elden çıkarmak satıp elden çıkarmak satıp elden çıkarmak (eldeki malı) soğukkanlılığı elden bırakmamak son elden geçirmeler stokları düşük fiyattan elden çıkarmak tek bir elden çıkmış tek elden alım tek elden dağıtım anlaşmaları tek elden dağıtım anlaşması tek elden satın alma tek elden satın alma anlaşmaları tek elden satın alma anlaşması tez elden tez elden göndermek topu elden bırakıp vurmak kaydıyla yapılan servis atışı tümüyle elden geçirme ucuz veya elden düşme çeşitli malların satışı ucuz ya da elden düşme mal satan dükkân ucuza satarak elden çıkarmak ucuza satıp elden çıkarmak uygun olmasa bile yardım edebilmek için elden gelen her şeyi yapmak ük elden varlıkların elden çıkarılmasından kaynaklanan net tahsilatlar veren el alan elden üstündür verimsiz varlıkların elden çıkarılması yatay elden çıkarma yeniden elden geçirme yeniden elden geçirmek yularını elden bırakmamak

1: 0 ms