Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2230düzgün = fasih [öz Türkçe - eski terim]
düzgün = muntazam [öz Türkçe - eski terim]
düzgün = muntazım [öz Türkçe - eski terim]
düzgün = regüler [öz Türkçe - eski terim]
düzgün = tanzim [öz Türkçe - eski terim]
DÜZGÜN = (düzgün nedir; düzgün ne demek; düzgün İngilizcesi) 1. Doğru ve pürüzsüz, muntazam: Düzgün tahta. Düzgün yol. 2. Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam. 3. İyi: «Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil.» -M. Ş. Esendal. 4. zf. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde: Düzgün konuşuyor. 5. mat. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim): Düzgün çok yüzlü. 6. a. esk. Fondöten.
DÜZGÜN = (düzgün nedir; düzgün ne demek; düzgün İngilizcesi) dokumacılık, dericilik, boyacılık: 1. Düzgünleme sırasında kullanılan özdeklere verilen ad. 2. Dokumaya sertlik vermek için kullanılan özdek.
DÜZGÜN = (düzgün nedir; düzgün ne demek; düzgün İngilizcesi) Eşit aralıklı tekrarlamadan doğan taylam. bk. taylam.
DÜZGÜN = (düzgün nedir; düzgün ne demek; düzgün İngilizcesi) Gelin elbisesi.
DÜZGÜN = (düzgün nedir; düzgün ne demek; düzgün İngilizcesi) Kadınların tuvalet malzemesi olarak kullandıkları allık, pudra, sürme vb. maddeler.
düzgün = belîğ [Türkçe - Osmanlıca]
düzgün = mevzun [Türkçe - Osmanlıca]
düzgün = muntazam [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words