• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

duran

Türkçe - İngilizce

ana kullanım

teknik

DURAN = (duran nedir; duran ne demek; duran İngilizcesi) Dağ yolu.

DURAN = (duran nedir; duran ne demek; duran İngilizcesi) Topraktan yapılmış yayık.

duran = pâbercâ [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

alınacak taahhütler ve duran varlıkların elden çıkarılması ayakta duran ayrılabilir maddi duran varlıklar bakıp duran kimse bilançodaki maddi duran varlıkların gösterimi birçok istasyonda duran yolcu treni boş duran canlı gibi duran çalışıp duran kimse çapraz duran şey çıkıntılı duran çoğu/bütün istasyonlarda duran yolcu treni diğer çeşitli duran varlıklar diğer duran varlıklar diğer fiktif duran aktifler diğer fiktif duran değerler diğer fiktif duran kıymetler diğer fiktif duran varlıklar diğer gayri maddi duran aktifler diğer gayri maddi duran değerler diğer gayri maddi duran kıymetler diğer gayri maddi duran varlıklar diğer maddi duran varlıklar diğer maddi olmayan duran aktifler diğer maddi olmayan duran kıymetler diğer maddi olmayan duran varlıklar diğer mali duran varlıklar diğer mali duran varlıklar değer düşüklüğü karşılığı diğer manevi duran aktifler diğer manevi duran değerler diğer manevi duran kıymetler diğer manevi duran varlıklar dik duran dik duran saç dik duran şey dikey duran dubalar üzerinde duran köprü duran banyo duran banyoda boyama duran baraj duran cisimlere ait duran dalga duran dalga anteni duran dalga detektörü duran dalga göstergesi duran dalga kayıp faktörü duran dalga oranı duran dalga oranı göstergesi duran dalga oranı köprüsü duran dalga oranı ölçeri duran dalga ölçeri duran dalga örüntüsü duran dalga sistemi duran dalga voltaj oranı duran dalganın boğumu duran değerler duran havanın basıncı duran parça duran su seviyesi duran top duran topa vurarak gol atmak duran topa yapılan vuruş duran toplarda tehlikeli olmak duran trafik duran varlığın amortismana esas alınan değeri duran varlık duran varlık devir oranı duran varlık takas karları duran varlıklar duran varlıklar değer artış fonu duran varlıklara eklemelen duran varlıkların dönüş hızı duran varlıkların hizmetten alınması duran varlıkların öz sermayeye oranı duran varlıkların tasfiyesine ilişkin kazançlar duran varlıkların tasfiyesine ilişkin zararlar duran ya da yetişen vs duran yıldız elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar fileye yakın duran oyuncunun üzerinden topu aşırıp arkasına düşürme, aşırtma vuruş finansal duran varlıklar fiziki duran varlık fiziki duran varlıklar gayri maddi duran varlıklardan düşülen miktarlar gayri maddi duran varlıkların amortismanı gayri maddi duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık genellikle yol üzerinde birçok yerde duran trenle ve geceleyin yapılan yolculuk geride duran pencere gerilim duran dalga oranı güzel duran hava kitleleri arasında hareketsiz duran cephe hedef tahtasına saplanıp asılı duran ok her an düşecek gibi duran her an yere düşecekmiş gibi duran her istasyonda duran banliyö treni her istasyonda duran tren her istasyonda duran yolcu treni homurdanıp duran içkiden uzak duran kimse işin normal seyri sırasında maddi duran varlıkların tasfiyesinden haynaklanan kazançlar kapının yakınında duran adam karalara yapışık duran karşı duran kımıldamadan duran kuş kıvrımlar halinde duran kumaş kiralama ve benzeri haklar altında duran varlıklar kusur bulup duran kimse maddi duran varlık maddi duran varlık satış karı veya zararı maddi duran varlık yeniden değerleme artış fonu maddi duran varlık yeniden değerleme artışları hesabı maddi duran varlıklar maddi duran varlıklar grubu maddi duran varlıklardan düşülen miktarlar maddi duran varlıkların amortismanı maddi duran varlıkların işin normal seyrinde kullanımından kaynaklanan zararlar maddi duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık maddi olmayan duran varlıklar maddi olmayan duran varlıklar birikmiş amortismanı maddi olmayan duran varlıklara ilişkin maddi sabit varlıklar- maddi duran varlıklar mali duran varlıklar mali duran varlıklarda n düşülen miktarların yeniden girişi mali duran varlıklardan gelen gelirler mali duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık muallakta duran maddeler noel günü asılı duran ökseotu altında bir kızı öpmek önemsiz şeyler üzerinde duran özellikle ana kapıda duran ve gelip giden yolcular ve onların valizleriyle ilgilenen kimse parkta duran uçağın hareketini önleyen takoz sabit konumda duran satış amacıyla elde tutulan duran varlıklar satış amacıyla elde tutulan duran varlıklara ilişkin yükümlülükler satış amaçlı sınıflandırılan duran varlıklar serbest duran bacalar serbest duran endüstriyel bacalar serbestçe duran serinleme duran sessiz duran sık duran sık sık duran trafik soru sorup duran söylenip duran sözünde duran su üzerinde duran süre duran şapşal duran (pantolon) tekrarlayıp duran tepede asılı duran buzul tepetaklak duran tezgâhta duran görevli uçuş esnasında duran motor uzak duran üst üste duran üzerinde duran voltaj duran dalga oranı voltaj duran dalga oranı ölçeri yan duran yatay duran yer üstünde sabit gibi duran cephe yerde sabit gibi duran cephe yerinde duran yolcu bölmesinde dik veya yatık duran stepne zararlı şeylerden uzak duran

1: 0 ms