İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1457 DRY = [dray] adjective
1 kuru, kupkuru, susuz, kurak * eşanlamlı : arid, waterless, dehydrated, barren, desiccated * karşıtanlamlı : wet, soak
İngilizce örnek : My mouth is dry.
Türkçe çevirisi : Ağzım kuru.
İngilizce örnek : Your jeans are not dry, they are wet.
Türkçe çevirisi : Blucinin kuru değil, o ıslak.
İngilizce örnek : This vegetable does not grow well in dry conditions.
Türkçe çevirisi : Sebze kurak iklim koşullarında iyi büyümez.
İngilizce örnek : The Atacama Desert is the driest desert on Earth.
Türkçe çevirisi : Atacama Çölü yeryüzündeki en kurak çöldür.
2 yavan, sevimsiz * eşanlamlı : boring, dull, tedious, tiresome, plain, uninteresting * karşıtanlamlı : interesting
3 basit, sade
4 (içki) sek
¤ verb
1 kurumak
İngilizce örnek : Hang out your jeans to dry.
Türkçe çevirisi : Blucinini kuruması için as.
2 kurutmak * eşanlamlı : dehydrate, desiccate, parch
İngilizce örnek : When we had washed our hands, we dried them on a towel.
Türkçe çevirisi : Ellerimizi yıkadığımızda bir havluyla kuruladık.
* dry up = (nehir, göl) kurumak
İngilizce örnek : The lake dried up last summer.
Türkçe çevirisi : Göl geçen yaz kurudu.
İngilizce örnek : Do any streams in this country dry up in summer?
Türkçe çevirisi : Bu ülkede herhangi bir akarsu yazın kurur mu?
ilgili sözler / related words