İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1627 DRIVE = [drayv] verb
drove [drouv] driven ['drivın]
1 sürmek * eşanlamlı : handle, operate, motor, direct
İngilizce örnek : His father drives a bus.
Türkçe çevirisi : Babası otobüs sürüyor.
İngilizce örnek : My neighbour drives a small car.
Türkçe çevirisi : Komşum küçük bir araba sürüyor.
İngilizce örnek : The farmer drove the cattle into the field.
Türkçe çevirisi : Çiftçi sığırları tarlaya sürdü.
2 (taşıt) kullanmak, sürmek * eşanlamlı : ride, pilot, steer
İngilizce örnek : Can you drive a car?
Türkçe çevirisi : Araba kullanabilir misin?
İngilizce örnek : He drives too fast.
Türkçe çevirisi : Çok hızlı araba kullanıyor.
İngilizce örnek : He drives very badly.
Türkçe çevirisi : Çok kötü araba kullanıyor.
İngilizce örnek : Do you know how to drive standard? No, I only know how to drive automatic.
Türkçe çevirisi : Düz vites kullanmayı biliyor musun? Hayır, sadece otomatik vites kullanmayı biliyorum.
3 (araba, vb ile) götürmek; gitmek; geçmek
İngilizce örnek : I have driven all the way here without a break.
Türkçe çevirisi : Buraya bütün yolu mola vermeden geldim.
İngilizce örnek : Drive to the station.
Türkçe çevirisi : (Arabayla) istasyona git.
İngilizce örnek : Drive me to the airport, please.
Türkçe çevirisi : Beni (arabayla) istasyona götür, lütfen.
İngilizce örnek : Yesterday he drove past our school.
Türkçe çevirisi : Dün arabayla okulumuzun önünden geçti.
4 -e zorlamak * eşanlamlı : force, oblige, urge, compel, spur, coerce
İngilizce örnek : During the war, many people were driven out of their homes.
Türkçe çevirisi : Savaş sırasında birçok insan evlerini terk etmeye zorlandı.
İngilizce örnek : Our army drove the enemy back.
Türkçe çevirisi : Ordumuz düşmanı geri zorladı (püskürttü).
5 sıkıştırmak * eşanlamlı : press, constrain
¤ noun
1 taşıtta yolculuk; araba gezisi * eşanlamlı : ride, excursion, journey, trip
İngilizce örnek : Let’s go for a drive.
Türkçe çevirisi : Araba ile gezelim.
2 (park yerine) giriş yolu
3 girişim * eşanlamlı : enterprise, effort
4 dürtü * eşanlamlı : pressure, urge, effort, force
5 (araba, vb) çekiş
6 (bilgisayar) sürücü
* drive sb crazy/mad/nuts/insane = deli etmek
İngilizce örnek : That noise is driving me mad.
Türkçe çevirisi : O ses beni deli ediyor.
* be driving at = kastetmek, ima etmek
İngilizce örnek : What are you driving at?
Türkçe çevirisi : Ne demek istiyorsun?
ilgili sözler / related words