• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

dolaşık

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 11941

dolaşık = girift [öz Türkçe - eski terim]

dolaşık = komplike [öz Türkçe - eski terim]

DOLAŞIK = (dolaşık nedir; dolaşık ne demek; dolaşık İngilizcesi) 1. Düzensiz, beceriksiz (kimse). 2. Kirli, pis iş ya da kimse.

DOLAŞIK = (dolaşık nedir; dolaşık ne demek; dolaşık İngilizcesi) 1. Karışık (saç, ip vb.): «Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var» -Karacaoğlan. 2. Dolaşarak giden (yol): «Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş.» -A. Haşim. 3. mec. Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık: «Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi.» -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. mec. Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren: «Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı.» -P. Safa.

DOLAŞIK = (dolaşık nedir; dolaşık ne demek; dolaşık İngilizcesi) Kendirin demet yapılamayan kalıntısı.

dolaşık = girihgîr [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

1: 0 ms