Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 581DOLAŞMAK = (dolaşmak nedir; dolaşmak ne demek; dolaşmak İngilizcesi) 1. Gezmek, gezinmek: «Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik.» -H. S. Tanrıöver. 2. Doğru gitmeyip yolu uzatmak: Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız. 3. Dönüp başka bir yönden gelmek: Dolaş da arka kapıdan gel. 4. Kan, damarlarda yer değiştirmek: Damarlarında aynı kan dolaşıyor. 5. Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek: Saçları taranmamaktan dolaşmış. 6. (-i) Bir yeri belli bir amaçla gezmek: Müzeleri dolaşmak. 7. Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek. 8. Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek. 9. müz. Gezinmek. 10. mec. Çok kimse tarafından söylenmek. 11. mec. Belirmek: «Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum.» -Y. K. Karaosmanoğlu.
dolaşmak = cevelân etmek [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words