Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 3954direk = doğrudan [eski terim - öz Türkçe]
DİREK = (direk nedir; direk ne demek; direk İngilizcesi) 1. Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek: «Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır.» -S. Birsel. 2. Sütun. 3. mec. Değerli, saygın, önde gelen kimse: Evin direği babamdır.
DİREK = (direk nedir; direk ne demek; direk İngilizcesi) 25 ile 40 şinik arasında değişen ve tohum ölçmeye yarayan ölçü.
DİREK = (direk nedir; direk ne demek; direk İngilizcesi) Aralarına ağın gerildiği uzun kazıklardan her biri.
DİREK = (direk nedir; direk ne demek; direk İngilizcesi) Çok yaşayan (kimse).
DİREK = (direk nedir; direk ne demek; direk İngilizcesi) TV. Verici dalgalığın elden geldiğince geniş bir alana yayında bulunmasını sağlamak amacıyla yüksek bir tepeye dikilen, genellikle 300 m'den uzun olan çelik direk.
direk = amûd [Türkçe - Osmanlıca]
direk = imâd [Türkçe - Osmanlıca]
direk = rükn [Türkçe - Osmanlıca]
direk = sütûn [Türkçe - Osmanlıca]
DİREK = (denizcilik) Yelkenli bir teknede, ana amacı yelkenleri taşımak olan dikey çubuk. Direkler genelde güverte üzerindeki bir delikten geçerler ve topukları, iç omurga üzerindeki ya da iç omurgası olmayan teknelerde direk oturağı olarak adlandırılan parça üzerine oturur.
ilgili sözler / related words