Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 1674değmek = isabet etmek [öz Türkçe - eski terim]
değmek = temas [öz Türkçe - eski terim]
DEĞMEK = (değmek nedir; değmek ne demek; değmek İngilizcesi) 1. Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek: «Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.» -Y. Z. Ortaç. 2. Ulaşmak, erişmek: Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3. İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek: Kurşun hedefe değdi.
DEĞMEK = (değmek nedir; değmek ne demek; değmek İngilizcesi) 1. Değerinde olmak: «Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.» -H. Taner. 2. Karşılık olmak: «Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer.» -A. Kabaklı. 3. (nsz) Zevk veren şeyler hoşa gitmek: Bu kahve değdi doğrusu. 4. Herhangi bir nitelikte olmak: «Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer.» -A. Kutlu. 5. Eş değerde olmak: Bütün dünyaya değer gözlerin.
DEĞMEK = (değmek nedir; değmek ne demek; değmek İngilizcesi) Miras kalmak: Bu ev bana anamdan değdi.
DEĞMEK = (değmek nedir; değmek ne demek; değmek İngilizcesi) Olmak, olgunlaşmak (meyve ve çıban): Değmemiş armudu neye kopardın.
ilgili sözler / related words