İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 876 DEAD = [ded] adjective
1 ölü * eşanlamlı : lifeless, defunct, deceased, gone, inanimate * karşıtanlamlı : alive
İngilizce örnek : The snake isn’t dead, it is alive.
Türkçe çevirisi : Yılan ölü değil, canlı.
İngilizce örnek : He is grieving for his dead mother.
Türkçe çevirisi : Ölü annesi için yas tutuyor.
İngilizce örnek : The police found the dead body of the young girl near the swimming pool.
Türkçe çevirisi : Polisler genç kızın ölü bedenini yüzme havuzunun kenarında buldular.
İngilizce örnek : Five soldiers were shot dead by the terrorists.
Türkçe çevirisi : Beş asker teröristler tarafından vurularak öldürüldü.
İngilizce örnek : Vultures were circling above the dead rabbit.
Türkçe çevirisi : Akbabalar ölü tavşanın üzerinde daire çiziyordu.
2 uyuşmuş, uyuşuk * eşanlamlı : numb, insensitive, unresponsive
3 durgun * eşanlamlı : inactive, inert, motionless, still * karşıtanlamlı : active
İngilizce örnek : The street seems dead with few shops open.
Türkçe çevirisi : Çok az sayıdaki açık dükkânlarla cadde durgun görünüyordu.
4 solgun
5 sıkıcı * eşanlamlı : dull
* dead asleep = derin uykuda
* dead drunk = zilzurna sarhoş
İngilizce örnek : He got dead drunk.
Türkçe çevirisi : Zilzurna sarhoş oldu.
* dead end = 1 açmaz, çıkmaz
2 çıkmaz sokak
* the dead = ölüler
İngilizce örnek : There were many the dead and injured in the battlefield.
Türkçe çevirisi : Savaş alanında birçok ölüler ve yaralılar vardı.
ilgili sözler / related words