column

COLUMN = ['kolım] noun
1 sütun * eşanlamlı : post, pillar, support, upright, monolith
İngilizce örnek : The temple has huge marble columns.
Türkçe çevirisi : Tapınağın kocaman mermer sütunları var.
2 (gazete, vb.) sütun; köşe yazısı * eşanlamlı : article, feature, review
İngilizce örnek : She likes reading advice columns in newspapers.
Türkçe çevirisi : Gazetelerdeki tavsiye sütunlarını okumaktan hoşlanıyor.

betonarme sütun ³ad / noun 02 =1

cetvel ³ad / noun 10 =1

dik sıra ³ad / noun 10 =3

dikeç ³ad / noun 01 =3

dikine destek ³ad / noun 03 – forestry =1

dikme ³ad / noun 03 – forestry =2

diksıra ³ad / noun 10 =2

düşey taşıyıcı ³ad / noun 02 =2

fıkra ³ad / noun 06 – journalism =4

gergi sütunu ³ad / noun 04 – mining =77

kafile ³ad / noun 08 =1

kol ³ad / noun 07 – military =1

kol nizamı ³ad / noun 07 – military =2

kolon ³ad / noun 01 =2

kolona ³ad / noun 09 – nautical =77

konvoy ³ad / noun 08 =2

köşe yazısı ³ad / noun 06 – journalism =2

makale ³ad / noun 06 – journalism =3

rakam sütunu ³ad / noun 10 =4

sıra ³ad / noun 07 – military =4

sütun ³ad / noun 01 =1

sütuna benzer şey ³ad / noun 05 =77

yazı ³ad / noun 06 – journalism =1

yürüyüş kolu ³ad / noun 07 – military =3