• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

class

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 363

ana kullanım

CLASS = [kla: s] noun
1 sınıf, zümre * eşanlamlı : category, section, classification, group, grade, rank, division
İngilizce örnek : They aimed at raising the standard of living of all classes.
Türkçe çevirisi : Bütün sınıfların yaşam standartlarını yükseltmeyi hedeflediler.
2 (okul) sınıf
İngilizce örnek : He is the best student in the class.
Türkçe çevirisi : Sınıftaki en iyi öğrencidir.
İngilizce örnek : How long does it take you to get to class?
Türkçe çevirisi : Sınıfa varman ne kadar zaman alıyor?
İngilizce örnek : I must go to class now; see you when I get out.
Türkçe çevirisi : Şimdi sınıfa gitmeliyim, çıkınca görüşürüz.
İngilizce örnek : She is in the same class as her brother.
Türkçe çevirisi : Erkek kardeşi ile aynı sınıftadır.
İngilizce örnek : The teacher told his class to do their homework carefully.
Türkçe çevirisi : Öğretmen sınıfına ev ödevlerini dikkatli yapmalarını söyledi.
3 ders, sınıf * eşanlamlı : lesson
İngilizce örnek : Are there evening classes for adults?
Türkçe çevirisi : Yetişkinler için akşam sınıfları var mı?
İngilizce örnek : I'm learning English at evening classes this year.
Türkçe çevirisi : Bu yıl akşam derslerinde İngilizce öğreniyorum.
4 çeşit, tür * eşanlamlı : kind, sort, type, genre, species
¤ verb
sınıflandırmak * eşanlamlı : classify, rank, grade, categorize
* first class = birinci mevki, birinci sınıf
İngilizce örnek : This is a first class hotel.
Türkçe çevirisi : Bu, birinci sınıf bir oteldir.

1: 1 ms