• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

call

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 526

avcılık-atıcılık

güvenlik

teknik

CALL = [ko: l] verb
1 seslenmek, bağırmak * eşanlamlı : shout, cry, yell, call out, exclaim
İngilizce örnek : I hear somebody calling for help.
Türkçe çevirisi : Birinin yardım için bağırdığını duyuyorum.
İngilizce örnek : He called to her from across the street.
Türkçe çevirisi : Caddenin karşısından ona seslendi.
2 çağırmak
İngilizce örnek : She called him a taxi.
Türkçe çevirisi : Ona taksi çağırdı.
İngilizce örnek : Please call an ambulance.
Türkçe çevirisi : Lütfen ambulans çağırın.
3 telefon etmek * eşanlamlı : phone, telephone, ring
İngilizce örnek : I’ll call the restaurant to book a table.
Türkçe çevirisi : Masa ayırtmak için restorana telefon edeceğim.
İngilizce örnek : Can you call back in an hour's time?
Türkçe çevirisi : Bir saat içinde beni yeniden arar mısın (bana döner misin)?
4 adlandırmak, demek, çağırmak * eşanlamlı : name, dub, designate, label
İngilizce örnek : In Turkey people call each other with their first name.
Türkçe çevirisi : Türkiye’de insanlar birbirlerine ilk isimleri ile hitap eder.
İngilizce örnek : Just call me Birsen.
Türkçe çevirisi : Bana Ali de.
İngilizce örnek : She called him an idiot.
Türkçe çevirisi : Ona aptal dedi.
¤ noun
1 telefon, arama * eşanlamlı : phone call
İngilizce örnek : Give me a call when you get back from your trip.
Türkçe çevirisi : Gezinden dönünce beni (telefonla) ara.
İngilizce örnek : If I get a phone call when I'm in the bathroom I never answer it.
Türkçe çevirisi : Banyodayken beni arayan olursa asla cevap vermem.
2 bağırış, sesleniş * eşanlamlı : shout, cry, yell
3 çığlık * eşanlamlı : scream
4 çağrı * eşanlamlı : summon, appeal, invitation
* call at = ziyaret etmek, uğramak
* call attention to = dikkat çekmek
* call box = BE. telefon kulübesi
* call by = (geçerken) uğramak
* call for = 1 uğrayıp almak
2 istemek, gerektirmek * eşanlamlı : require, demand, involve
İngilizce örnek : Local people have called for an investigation into the causes of the fire.
Türkçe çevirisi : Bölge sakinleri yangının nedenleri ile ilgili bir soruşturma (açılmasını) istediler.
İngilizce örnek : Strong measures are called for.
Türkçe çevirisi : Güçlü tedbirler gerekiyor.
* call off = iptal etmek, durdurmak * eşanlamlı : cancel, postpone
İngilizce örnek : It began to rain so we called off he match.
Türkçe çevirisi : Yağmur yağmaya başladı, bu yüzden maçı iptal ettik.
İngilizce örnek : We called the picnic off because of rain.
Türkçe çevirisi : Yağmur nedeniyle pikniği iptal ettik.
İngilizce örnek : The dance has been called off.
Türkçe çevirisi : Dans iptal edildi.
* call on = uğramak * eşanlamlı : visit
İngilizce örnek : Call on us any time you like.
Türkçe çevirisi : İstediğin zaman bize uğra.
İngilizce örnek : I can't call on you, I will be away all weekend.
Türkçe çevirisi : Size uğrayamam, bütün hafta sonu burada olmayacağım.
* call the roll = yoklama yapmak
İngilizce örnek : The teacher called the roll at the beginning of each class.
Türkçe çevirisi : Her dersin başında öğretmen yoklama yaptı.
* call (sb) up = telefon etmek
İngilizce örnek : Call me up after the meeting.
Türkçe çevirisi : Beni toplantıdan sonra ara.
İngilizce örnek : Please call me up as soon as you arrive.
Türkçe çevirisi : Gelir gelmez beni ara.
* make a call = telefon etmek

1: 0 ms