• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

bırakan

Türkçe - İngilizce

ana kullanım

ilgili sözler / related words

-den yoksun bırakan başkalarını hariç bırakan başkasına mal bırakan kimse birbirini dışarıda bırakan çalışmayı bırakan çevreyi iyi halde bırakan derin izler bırakan özellikler emanet mal bırakan kişi emanet para bırakan kişi etkiyle bırakan ağırlık geç bırakan röle göbeği açıkta bırakan giysi görevi bırakan grafik üzerinde boşluk bırakan kur sıçramaları hakimin takdirine mümkün olduğu kadar az bırakan kanun en iyi kanun, mümkün olduğu kadar kendi kendine güvenmeyen yargıç en iyi hâkimdir hayran bırakan her şeyi kadere bırakan insanı hayran bırakan işi bırakan kimse işi oluruna bırakan işini sonraya bırakan iz bırakan iz bırakan imge iz bırakan şey iz bırakan vuruş kapalı bir devredeki havayı bırakan düzenek maruz bırakan merakta bırakan merakta bırakan tanıtıcı kısa fragman minnettar bırakan miras bırakan miras bırakan birinin vârisi miras bırakan kimse miras bırakan kişi mûsâlehin mirası bırakan kimseden önce ölümü halinde vasiyetin hükümden düşmesi mülkünü vasiyetle bırakan kimse mülteci statüsü dışında bırakan hükümler omuzların alt kısmını açıkta bırakan tişört parmaklan dışarıda bırakan eldiven rehin bırakan safdışı bırakan etmen serbest bırakan söküp tarlaya bırakan hasat makinesi tortu bırakan madde töhmet altında bırakan vasiyet bırakan vasiyetle bırakan vasiyetle mülk bırakan kişi vasiyetname bırakan vasiyetname bırakan kişi yarı yolda bırakan yarışın bitimine az bir mesafe kala atağa geçip rakiplerini geride bırakan atlet yavaş bırakan röle yoksun bırakan

1: 0 ms