İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 4597 BURST = [bö: st] verb
1 patlamak * eşanlamlı : explode, erupt, blow up
İngilizce örnek : The bag burst and all the flour was spilt.
Türkçe çevirisi : Çuval patladı ve bütün un döküldü.
2 patlatmak
İngilizce örnek : Be careful, or you'll burst that balloon.
Türkçe çevirisi : Dikkatli ol, yoksa balonu patlatırsın.
3 dolup taşmak
¤ noun
patlama * eşanlamlı : explosion, blast, eruption, outbreak
* burst in = birden içeri dalmak
İngilizce örnek : Why must you burst in without knocking?
Türkçe çevirisi : Neden kapıyı vurmadan içeri dalman gerekiyor?
* burst into = aceleyle girmek
* burst into tears = gözlerinden yaş boşanmak
İngilizce örnek : Mary burst into tears when he asked her to marry him.
Türkçe çevirisi : Adam kendisiyle evlenmesini isteyince Mary gözyaşlarına boğuldu.
İngilizce örnek : She burst into tears on hearing the news.
Türkçe çevirisi : Haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
* burst out laughing = kahkaha koparmak
İngilizce örnek : He burst out laughing.
Türkçe çevirisi : Kahkaha attı.
ilgili sözler / related words