• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

brief

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 1743

ad / noun – textiles

ad / noun law

eylem / verb – law

sıfat / adjective

BRIEF = [bri: f] adjective
kısa * eşanlamlı : short, fleeting, transitory, temporary * karşıtanlamlı : long, extended
İngilizce örnek : The football star gave all his admirers a brief talk.
Türkçe çevirisi : Futbol yıldızı bütün hayranlarına kısa bir konuşma yaptı.
İngilizce örnek : The professor gave a brief lecture on Turkish history.
Türkçe çevirisi : Profesör Türk tarihi konusunda bir konferans verdi.
¤ noun
1 özet * eşanlamlı : summary, outline, concise, compact * karşıtanlamlı : extensive, comprehensive
2 talimat, bilgi
¤ verb
1 gerekli bilgiyi vermek * eşanlamlı : advise
İngilizce örnek : The journalists covering the murder were briefed by the police.
Türkçe çevirisi : Cinayeti yazan gazetecilere polis tarafından kısa bilgi verildi.
2 son talimatı vermek * eşanlamlı : instruct
* in brief = kısaca, özetle, kısacası

ilgili sözler / related words

1: 0 ms