İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 4520 BOW 1 = [bau] verb
1 başıyla selamlamak, reverans yapmak * eşanlamlı : curtsy, kowtow, kneel, nod
İngilizce örnek : He took off his hat and bowed to the lady.
Türkçe çevirisi : Şapkasını çıkardı ve bayanı başıyla selamladı.
İngilizce örnek : The lawyer bowed to the judge.
Türkçe çevirisi : Avukat yargıca (saygıyla) selam verdi.
2 eğmek * eşanlamlı : stoop, bend
3 boyun eğmek
¤ noun
reverans, başla selamlama
İngilizce örnek : He made a polite bow.
Türkçe çevirisi : Nazik bir reverans yaptı.
BOW 2 = [bou] noun
1 (ok atmakta kullanılan) yay
İngilizce örnek : Could you kill a lion with a bow and arrow?
Türkçe çevirisi : Ok ve yayla bir aslanı öldürebilir miydin?
2 müz. yay
3 kavis
4 fiyonk
İngilizce örnek : She went to the party with a pink bow in her hair.
Türkçe çevirisi : Başında pembe bir fiyonkla partiye gitti.
5 gökkuşağı
* bow legged = çarpık bacaklı
* bow tie = papyon
İngilizce örnek : The waiters in this restaurant wear bow ties.
Türkçe çevirisi : Bu restorandaki garsonlar papyon takar.
BOW = (bow nedir; bow Türkçesi) Geminin önü.
ilgili sözler / related words