Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2200BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Doğal gaz ve petrolün taşınmasında kullanılan çelik veya polietilen malzemeden imal edilen içi boş silindir biçimli elemanlar.
boru = duktus [öz Türkçe - eski terim]
boru = kanal [öz Türkçe - eski terim]
boru = prop [öz Türkçe - eski terim]
boru = sonda [öz Türkçe - eski terim]
boru = sûr [öz Türkçe - eski terim]
boru = tuba [öz Türkçe - eski terim]
boru = tubus [öz Türkçe - eski terim]
boru = tüba [öz Türkçe - eski terim]
boru = tüp [öz Türkçe - eski terim]
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) 1. Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir: «Soba borusu kazanın içinden geçerdi.» -N. Cumalı. 2. Borazan: «Ankara'da ilk sabah boru sesinden uyandım.» -R. E. Ünaydın.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) 1. Çelik dökme işleminden doğan ince uzun boşlukların, haddeleme sırasında, parçanın içinde kalıp oluşturdukları yapı kusuru. 2. İçi delik silindir.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) çeşitli akışkanların taşınmasında kullanılan, silindir biçimli, içi boş gereç.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Kadınların saçlarına taktıkları zincir.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Kullanım yerine göre çapı değişebilen genellikle camdan yapılmış içinde üşekler bulunan, havası alınmış ya da amaca uygun uçunlarla doldurulmuş yuvak biçimli kapalı gereç. Temel parçacıkları algılayan Geiger borulanndan televizyon görüntü borusuna ve eksicik borularına değin değişik kullanım yerleri vardır.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Kurt.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Söğütten çıkarılan düdük.
BORU = (boru nedir; boru ne demek; boru İngilizcesi) Yaprak aşısı.
boru = lûle [Türkçe - Osmanlıca]
boru = lüle [Türkçe - Osmanlıca]
boru = sûr [Türkçe - Osmanlıca]
boru = ünbûbe [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words