İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 391 BLACK = ['blek] adjective
1 siyah, kara * eşanlamlı : dark, sooty, inky * karşıtanlamlı : white
İngilizce örnek : Charcoal is black.
Türkçe çevirisi : Kömür siyah olur.
2 siyahi, zenci
İngilizce örnek : Some of the students in our class are black.
Türkçe çevirisi : Sınıfımızdaki öğrencilerin bazıları siyahi.
3 kirli, pis * eşanlamlı : dirty, soiled, filthy * karşıtanlamlı : clean, pure
4 (kahve, süt) sütsüz, sade
İngilizce örnek : Do you take your coffee black or white?
Türkçe çevirisi : Kahveni sütlü mü sütsüz mü alırsın?
5 kötü, iç karartıcı * eşanlamlı : gloomy, sad, dismal, depressing * karşıtanlamlı : cheerful, bright
İngilizce örnek : This is a black day for the tourism industry.
Türkçe çevirisi : Bu turizm endüstrisi için kara bir gün.
6 karanlık, umutsuz
İngilizce örnek : The future looks black.
Türkçe çevirisi : Gelecek umutsuz görünüyor.
¤ noun
1 siyah renk
2 siyah giysi
İngilizce örnek : She likes wearing black.
Türkçe çevirisi : Siyah giymeyi seviyor.
3 zenci
İngilizce örnek : She accused the management of discriminating against blacks.
Türkçe çevirisi : Yönetimi siyahilere karşı ırk ayrımı yapmakla suçladı.
¤ verb
1 karartmak
2 (göz) morartmak
* black belt = sp. siyah kuşak
* black box = (uçakta) kara kutu
* black eye = morarmış göz
İngilizce örnek : The last person that said that to me got a black eye.
Türkçe çevirisi : Bunu bana en son söyleyen kişinin gözü morardı.
* black letter = gotik matbaa harfi
* black magic = kara büyü
* black out = 1 karartma yapmak
2 bayılmak
* black pepper = karabiber
* Black Sea = Karadeniz
İngilizce örnek : There is too much rain in the Black Sea Region.
Türkçe çevirisi : Karadeniz Bölgesinde çok yağmur var.
* black sheep = yüz karası, kara koyun
İngilizce örnek : They say he's the black sheep of the Greens.
Türkçe çevirisi : Onun Green ailesinin yüz karası olduğunu söylüyorlar.
ilgili sözler / related words