• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

birlikte

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 188

belirteç / adverb

birlikte = beraber [öz Türkçe - eski terim]

birlikte = con- [öz Türkçe - eski terim]

birlikte = ko- [öz Türkçe - eski terim]

birlikte = kon- [öz Türkçe - eski terim]

birlikte = müşterek [öz Türkçe - eski terim]

BİRLİKTE = (birlikte nedir; birlikte ne demek; birlikte İngilizcesi) 1. Bir arada, beraberce, hep beraber: «Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz / Birlikte bugün bulmalıyız derdine çare» -T. Fikret. 2. Yanında, beraberinde: Kitabınızı birlikte getirdiniz mi? 3. Beraber: «Ahmet Vefik Paşa'nın telif tiyatro eserleri yazdığını bilmekle birlikte bunlar elimizde yoktur.» -M. And.

birlikte = behem [Türkçe - Osmanlıca]

birlikte = berâber [Türkçe - Osmanlıca]

birlikte = yeksân [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-mekle birlikte -memekle birlikte aile ile birlikte akıntı ile birlikte akıntıyla birlikte akor seslerini birlikte değil de birbiri arkasından çalmak alt dizinlerle birlikte alveoler hipoventilasyonla birlikte olan aşırı obezite âşığı ile birlikte kaçmak aynı anda tohum ve gübreyi birlikte eken makine aynı paket programı alarak birlikte seyahat eden yolcular olup aksine bir tanım bulunmadığı sürece on bir veya daha fazla kişiden oluşur aynı türden kuşlar birlikte uçarlar ayrı ayrı ve birlikte bağımsız olayların birlikte oluşu olasılığı yasası bana şununla birlikte peynir barış içinde birlikte yaşama basit birlikte gidişim basit birlikte gidişim çözümlemesi başka bir kimsenin sularında bununla birlikte balık avlama hakkı başka marka ile birlikte satış artırma bebekle birlikte dönme testi belge ile birlikte belirli biotopta birlikte yaşama beni seninle birlikte götür biçimleriyle birlikte bilgisayarla birlikte çalışan binaları ile birlikte çiftlik binalarıyla birlikte çiftlik binayla birlikte satılan ve sökülemeyen tesisat bir cevher yatağında cevherle birlikte bulunan ancak ekonomik değeri olmayan madde bir cümle içinde çeşitli fail ve fiiler bulunduğu takdirde birbirleriyle münasebettar olan fail ve fiiller birlikte okunmalıdır bir davada birden çok kişinin haksız olarak birlikte davacı ve birlikte dava olunan sıfatiyle bulunması bir dizi hizmet veya ürünü birlikte ortak fiyatla alıp gitmek bir dizi hizmet veya ürünü birlikte ortak fiyatla almak bir dizi hizmet veya ürünü birlikte ortak fiyatla ayırtmak bir grup insanın birlikte yemek yedikleri zaman bir grup insanın birlikte yemek yedikleri zaman (yemek postası, yemek servis zamanı) bir kutuda birlikte satılan mallar bir sonraki faiz ödemesi ile birlikte bir uçağı ekibi ile birlikte kiralamak bir yolcu ile birlikte giden kişi birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak birlikte aç birlikte akan birlikte akma birlikte algılanmış renk birlikte alınıp satılan çeşitli eşya birlikte arz birlikte ayakta dururuz, bölünürsek düşeriz birlikte başla birlikte belirleme birlikte bir film izleyelim birlikte bir şeyler içelim mi birlikte bitir birlikte borçlu birlikte bulunma birlikte bulunmka birlikte çabalar birlikte çakan ışık birlikte çalışabilirlik birlikte çalışabilirlik bileşeni birlikte çalışabilirlik standartları birlikte çalışan birlikte çalışan kimse birlikte çalışanlar grubu (restoran, mutfak gibi bir yerde) birlikte çalışarak birlikte çalışılabilirlik birlikte çalışma birlikte çalışma işlevi birlikte çalışmak birlikte çalıştık birlikte çevirim birlikte çökelim birlikte çökme birlikte çözüm bulmak birlikte çözüm bulmaya çalışmak birlikte çözüm yolu aradılar birlikte dağıtım birlikte dava birlikte dava edilen birlikte dâva ikamesi birlikte dava olunan birlikte davacı birlikte davacılar birlikte davalar birlikte davalılar birlikte değerlendirme birlikte değişim birlikte değişki birlikte değişki katsayısı birlikte değişme ilkesi birlikte değişme katsayısı birlikte değişmeler birlikte değişmeler yaklaşımı birlikte değişmeler yöntemi birlikte denklemler birlikte devinim birlikte dikmek birlikte doğmuş birlikte doğrusallık birlikte dokumak birlikte dolaşmak birlikte dua eden aile dağılmaz birlikte dua eden aileler birlikte (ayrılmadan) yaşar birlikte duyum birlikte ekilen ürünler birlikte ekim sistemi ile yetiştirilmiş birlikte erime noktası birlikte eser birlikte eser sahipleri birlikte eşitsizlikler birlikte etkileme birlikte etkiyen birlikte etkiyerek birlikte evrim birlikte evrimleşen birlikte eylem birlikte finansman birlikte geçen süre birlikte gelen konuşma birlikte gelen olay birlikte gelişme birlikte gelişmek birlikte gelmek birlikte gezen kişiler birlikte gezmek birlikte gidişim birlikte gidişim çizgisi birlikte gidişim çözümlemesi birlikte gidişim katsayısı birlikte gitmek birlikte görülen hastalık birlikte görülen psikiyatrik rahatsızlık birlikte görülen rahatsızlık birlikte görüşmek birlikte grup seyahati birlikte hâkim durum birlikte hâkim durumun kötüye kullanılması birlikte hâkimiyet birlikte hareket etme birlikte hareket etmek birlikte hareket etmek (belli bir amaç için) birlikte hareketli biri diğerinin tersi yönde hareket eden kumandalar birlikte haşlanan fasulye ve mısır taneleri birlikte içip eğlenmek birlikte imza eden birlikte imza kullanan birlikte imzalayan birlikte imze eden birlikte iş tutmak birlikte iş yapan birlikte iş yapmak birlikte işlem birlikte işleme birlikte işlemek birlikte işlenen suç birlikte işlerlik birlikte işlerlik/çalışabilirlik birlikte kafayı bulalım birlikte kalmak istiyoruz birlikte karar verme birlikte katılma birlikte katılmak birlikte kaynatmak birlikte kayyum veya vasi birlikte kefalet birlikte kefil birlikte kendine yeterlilik birlikte kıvrımlanma birlikte komut birlikte kontrol birlikte kontrol edilen işletme birlikte kontrol edilen ortaklıklar birlikte kullanılarak birlikte kullanım birlikte kullanmak birlikte kusur birlikte lojistik birlikte markalama birlikte meydana geiemiyen olaylar birlikte meydana gelemiyen olaylar birlikte mülkiyet birlikte olan birlikte olan etken birlikte olanaklılık yöneticisi birlikte olma birlikte olma gereksinimi birlikte olma ihtiyacı birlikte olma olasılığı birlikte olmak birlikte olmak (birisiyle) birlikte olmak (ile) birlikte olmamak birlikte oluşan birlikte oluşmak birlikte oluşturmak birlikte oluşum birlikte ortak birlikte oturan kimse birlikte oturma birlikte oturmak birlikte oynamak birlikte oyun birlikte ölmüş sayılanlar birlikte ölüm birlikte patlatılan delik grubu (patlatma) birlikte pazarlama birlikte planlama birlikte planlanmış birlikte planlanmış/yapılmış birlikte reklam birlikte satışa zorlama hakkı birlikte satma hakkı birlikte seyahat ediyoruz birlikte sigorta birlikte sigorta yapmak birlikte şarkı söyleme birlikte takılmak birlikte tasarruf birlikte taşınım birlikte taşınma birlikte tekel birlikte temsil birlikte terbiye edilip yağda pişirilmiş dilimlenmiş et- tofu ve sebzelerden oluşan japon yemeği birlikte tırmanma metodu birlikte tut birlikte türleşme birlikte uzun süre pişirilen et ve sebzeler birlikte uzun süre sıvı içinde pişirmek birlikte üretilen çok sayıda ürünün fiyatlandırılması birlikte üretim birlikte vakit geçirmek birlikte var olan birlikte var olmak birlikte ve ayrı ayrı birlikte ve ayrı ayrı hareket etmek birlikte ve zincirleme birlikte ve zincirleme sorumluluk getiren borç birlikte verilen denklemler birlikte yapılan birlikte yapılan devriye görevi birlikte yapılmış birlikte yapmak birlikte yaratmak birlikte yaşama birlikte yaşama (evlilik dışı) birlikte yaşamak birlikte yaşaması hoş (kişi) birlikte yaşanabilir birlikte yaşayan birlikte yaşayan insanlar anlaşmaya çalışmalıdır birlikte yaşayarak birlikte yaşıyan canlılar topluluğu birlikte yatmak birlikte yattınız mı birlikte yemçk birlikte yemek yemek ister misin? birlikte yemek yemek ister misiniz? birlikte yemek yemeyle ilgili birlikte yemek yiyen birlikte yenen ya da içilen şey birlikte yenen/içilen şey birlikte yeni bir hayata başlayalım birlikte yerleşik birlikte yolculuk etmek birlikte yönetim müdürü birlikte yükleme birlikte yürütebileceğimizi sanmıyorum birlikte zilyedlik bizimle birlikte yemek yemek ister misiniz boşanma davasında karı ile birlikte dava edilen zani bölüm numarası ile birlikte bu ilacı farklı ilaçlarla birlikte kullanmayın, etkileşebilirler bu işi birlikte yapabilir miyiz? bu terfi bir zamla birlikte mi geliyor bununla birlikte bununla birlikte şu var ki çanların birlikte çalması çayı birlikte içmek çoklu birlikte doğrusallık dağıtılacak olan gelir ya da kâr payı ile birlikte deri ile birlikte diğer kişilerle birlikte otobüs yerine bir arabayla havaalanından otele transfer doğal bitki örtüsüyle birlikte bulunan tarım alanları düzenli olarak öğle yemeğinde buluşup birlikte yemek yiyen ve konuşma yapan insanlar elektronik araçlardaki uygulamaların birlikte uyumlu çalışmasını sağlayan teknoloji en iyi dostlar bile daima birlikte olamaz erkeğin evlilikdışı birlikte yaşadığı kadına ödediği ayrılık nafakası erkek ve dişi özelliklerini birlikte taşıma esas olarak gidiş dönüş niteliğinde sayılmakla birlikte eşlerin birlikte yaşaması etiket ve numarayla birlikte etkinliği artırmak için birlikte çalışmak etle birlikte yenen yağlı hamur lokma evleriyle birlikte çiftlik evlilikdışı birlikte yaşayan farklı sağlayıcıların ağlarının birlikte çalışabilirliği farklı üreticilerin ağlarının birlikte çalışabilirliği gecikmeli birlikte değişki genellikle peynirle birlikte sunulan veya kahvaltıda yenen genellikle peynirle birlikte sunulan veya kahvaltıda yenen- yulaf unundan yapılmış kuru bisküvi gerçekleşecek tüm yararlarla birlikte gerçekleşen kâr ile birlikte gerçekleşen kâr ile birlikte (değer) gerçekleşen kâr ile birlikte değeri gerekli değişikler ile birlikte gerekli değişiklikler ile birlikte gider ve tazminatı ile birlikte bir varlığı geri almak için açılan dava gitarla birlikte gözlerin birlikte çalışması grubu birlikte tut günün ilk ışıklarıyla birlikte güzel yönleriyle birlikte hakları ile birlikte ham petrolle birlikte hastalıkla birlikte ortaya çıkan rahatsızlıklar hastanede sadece bir refakatçi hastayla birlikte kalabilir hava ile birlikte taşınan parçalar hep birlikte hep birlikte inmek hep birlikte ve aynı anda hepsi birlikte hepsi birlikte ne kadar hepsi birlikte on avro hepsini birlikte hesaplayın her geçen yılla birlikte her şeyiyle birlikte her türlü hak ve vecibeleriyle birlikte her zaman birlikte olmak hisse senedinin temettüsü ile birlikte değeri hizmette birlikte çalışma huzur içinde birlikte yaşamak ihraç edilecek temettü hisseleriyle birlikte iki gün sonra kontrol için bebeğinizle birlikte tekrar gelin iki hastalığın birlikte bulunması iki tarafça birlikte tespit edilen ve ihtilaflı olmıyan hadiseleri ihtiva eden lâyiha iki temanın birlikte başladığı füg ile birlikte ile birlikte çalışmak ile birlikte gitmek ile birlikte kaçmak (âşığı) ile birlikte olmak ile birlikte yaşamak imleşimde (sinyalleşmede) birlikte çalışma imleşimde birlikte çalışma ince ve kalın bağırsağın birlikte iltihaplanması iyi şeylerle birlikte kötü şeyleri de yakınmadan kabul etmek john'la birlikte çalışıyorum kahvaltı ile öğle yemeği birlikte yapılan servis kâr ile birlikte değeri karabiner ile birlikte kullanılan çengel kârın birlikte azamileştirilmesi karının koca ile birlikte yaşama mükellefiyeti karşıt duyguların birlikte yaşanması kelepçeleri ile birlikte koenzimle birlikte tam enzim oluşturan protein bileşeni konukların otele giriş kayıtlarını otele gelmeden önce yaparak bir anda hep birlikte gelen grubun kalabalığından kurtulma ve zaman kazanma kovaryasyon, birlikte değişme köküyle birlikte sökmek kuşların birlikte uçuş düzeni kutuda birlikte satılan mallar kuyruk tekerleği ile birlikte çalışan istikamet dümeni lıep birlikte liseye birlikte gitmemiş miydik malların iç ambalajlarıyla birlikte ağırlığı meatoplasti ile birlikte glanuloplasti (magpi) meatoplasti ile birlikte glanuloplasti (meatal advancement and glanuloplasty incorporated) metinle birlikte microsoft ole 2 2 16/32 windows 95 için birlikte çalışabilirlik mikrodalga erişim için dünya çapında birlikte çalışabilirlik mobilyası ile birlikte ev müttefik veri sistemleri birlikte çalışabilirlik örgütü nefesli çalgıların hep birlikte çaldığı parça nehir ve denizin birlikte oluşturduğu nesi var nesi yok birlikte nesneleri hücrelerle birlikte kes kopyala ve sırala nikahsız birlikte olma nikâhsız birlikte yaşama nikâhsız birlikte yaşamak nikâhsız olarak birlikte yaşama olmakla birlikte olmamakla birlikte ortostatik hipotansiyon ile birlikte izlenen lhermitte-duclos hastalığı olgusu ödemenizi kendiniz yapıp makbuz ve raporlarla birlikte sigortanızdan geri ödeme talep edebilirsiniz ödenecek faizi ile birlikte ödenecek kuponu ile birlikte ölünceye kadar birlikte ölüyle birlikte yakılma öncekiyle birlikte öncelikle eğlendirmeyi amaçlamakla birlikte eğlenceye de yer veren programlar önemli olmamakla birlikte parmağını birlikte yemek pek iyi olmamakla birlikte protesto edilen bir senedin masraflarla birlikte ikinci şekli renal sendromla birlikte hemorajik ateş resmi nikâhsız birlikte yaşama rezervuarların birlikte işletmesi romatoit artrit ile birlikte olan bacak ülseri rüçhan haklarıyla birlikte rüzgarla birlikte salatayla birlikte veriyoruz sandalye ile birlikte omuzda taşımak sandelye ile birlikte omuzda taşımak satırları birlikte tut sektöründeki başdöndürücü gelişmelerle birlikte senetlerle birlikte şahadet servis atışını yapan oyuncunun sayı kaybetmesiyle birlikte başlayan kısa süreli bekleme dönemi let servisi karşılayacak olan taraf henüz hazır değilken atılan ve geçersiz sayılıp tekrarlattırılan servis ses ve görüntünün birlikte kurgulaması sık sık birlikte olmak sinyalleşmede birlikte çalışma sistem birlikte işlerlik gereksinimleri solicitorun barristere dosya ile birlikte gönderilen dava hülâsası sonraki ile birlikte sonraki ile birlikte tut sözleşmeli birlikte çalışabilirlik sürekli ürünlerle birlikte bulunan senelik ürünler şeker ve baharatla birlikte ısıtılan kırmızı şarap ve brendi şeker- tereyağı ve suyu birlikte ısıtıp sonra soğutarak yapılan sert ve yapışkan şekerleme şirket faaliyetini birlikte durdurma taahhuk etmekle birlikte tahsil edilmemiş faizler taşıtın brüt ağırlığı; yolcular ve yükle birlikte toplam taşıt ağırlığı tedavinize farklı branşlardan doktorlarla birlikte karar vereceğiz tehlikeli olmakla birlikte başarı olasılığı olan fırsat tek maksat için birlikte işletme tek tek veya birlikte teknik birlikte çalışabilirlik televizyon reklamlarıyla birlikte verilen kısa şarkı temizlik ve yemek hizmetleri ile birlikte tutulabilen eşyalı daire tesislerle birlikte tij demetinin birlikte indirilmesi tomurcuklarıyla birlikte su altında yetişen tomurcuklarıyla birlikte toprak altında yetişen toplum içinde birlikte yaşama toprakla birlikte gübre diye sürülen yeşillikler tuvaletle birlikte giyilen bayan pelerini tüm mürettebat birlikte yemek yemek umarım yakında yeniden birlikte oluruz ücret hadlerini işçi ve işveren temsilcilerinin birlikte saptaması ücretleri birlikte saptama üç kişinin birlikte devlet başkanlığı ve bununla birlikte windows 95 ole 16/32 birlikte çalışabilirlik dll'leri yardıma ihtiyaç duyacağınız hareketleri birlikte yapacağız yatırımın belli bir tarihte faiz ile birlikte baliği yemekle birlikte yıkanacak çamaşırları belirten- çamaşır torbası ile birlikte verilen liste yolcusu birlikte gitmeyen bagaj yolcuyla birlikte izin verilen döviz miktarı yöntemsel birlikte çalışabilirlik yumuşakla birlikte kabayı da al zaman değişir, biz de ona uyarız/ onunla birlikte değişiriz

1: 1 ms