Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 851benzer = analog [öz Türkçe - eski terim]
benzer = dublör [öz Türkçe - eski terim]
benzer = emsal [öz Türkçe - eski terim]
benzer = farksız [öz Türkçe - eski terim]
benzer = homeo- [öz Türkçe - eski terim]
benzer = homo- [öz Türkçe - eski terim]
benzer = imitasyon [öz Türkçe - eski terim]
benzer = model [öz Türkçe - eski terim]
benzer = müşabih [öz Türkçe - eski terim]
BENZER = (benzer nedir; benzer ne demek; benzer İngilizcesi) (sinema, televizyon) Bazı önemsiz ya da tehlikeli görünçlükilerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapısı ve yüzü bu oyuncuya benzeyen kimse. (Bu kimse, asıl oyuncunun yerine oynarsa oyun benzeri, ışıkların düzenlenmesi sırasında çalışırsa ışık benzeri adını alır. Tehlikeli görünçlüklerdeki benzere kavgacı denir).
BENZER = (benzer nedir; benzer ne demek; benzer İngilizcesi) 1. Daha iyi, iyiye doğru (hasta hakkında): Bugün benzer. 2. Biraz, azıcık.
BENZER = (benzer nedir; benzer ne demek; benzer İngilizcesi) 1. Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil: «Kadınların yerlerde sürüklenirken çıkardıkları seslere benzer sesler çıkardı.» -L. Tekin. 2. a. mat. Benzeşim. 3. a. sin. ve TV Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.
BENZER = (benzer nedir; benzer ne demek; benzer İngilizcesi) Bazan, arasıra, kimi vakit: Arkadaşları benzer görüyorum.
BENZER = (benzer nedir; benzer ne demek; benzer İngilizcesi) Öyle görünüyor ki, öyle anlaşılıyor ki.
benzer = hemtâ [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = mümasil [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = müşabih [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = nazîr [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = şebîh [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = şibh [Türkçe - Osmanlıca]
benzer = vâr [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words